Bir süredir, ekonomik ve siyasi yapılar hakkında bir şeyler yazıyorum.
Ekonomik ve siyasi düzeni, geniş halk kitlelerini ekonomi ve siyaset oyununun içine katabilmiş ülkeleri, kapsayıcı diye niteliyorum.
Bunun aksini yapanları, kitleleri siyaset ve ekonomi oyununun dışında tutup, baskı ve yanıltmalarla iktidarını sürdürüp üretilen artı değeri, geniş halk kitlelerine yaymak yerine, seçilmiş kişilere sızdıran ülkelere de sızdırıcı düzen toplumu diyorum.
Bu toplulardan "sızdırıcı" olanlar gelişemiyor, "kapsayıcı" olanlar gelişiyor. Yapılan analizler bunu açınca gösteriyor.
Cumhuriyet devrimleri ve ardından gelen değişimler cumhuriyet aydınlanma projesinin kapsayıcı siyasi ve ekonomik düzen kurmayı hedeflediğini gösterir. Bunun ayrıntılarını face-book kapsamında irdelemek zor. Ancak, cumhuriyet devrimlerini, 1961 anayasasını ile birlikte değerlendirdiğimizde, çoğulcu, hak ve özgürlükleri tanınmış ve güvenceye alınmış bir toplum ile hukukun üstünlüğü ve dengelenmiş güç dağılımı üzerine kurulmuş siyasi yapı, kapsayıcı düzene işaret eder.
Konu gelişirse, ayrıntılara da girebiliriz ileride.
Sonuç olarak, yüce Atatürk'ün projesi olan cumhuriyet aydınlanması sürdürülüp geliştirilemezse, geri kalmaya mahkum, "sızdırıcı", ve dolayısıyla, kaçınılmaz olarak baskıcı bir düzenin eline düşeriz.
Deneyimi, aklı ve sezgileriyle geleceği gören yüce insana minnet, saygı ve rahmetle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder