KOCA MEKTEPTE İLK DERS
Ders zili çalmak üzereyken sınıfa girdik Ahmet'le birlikte. Ahmet'in yanı boştu. Aynı sıraya oturduk. Birkaç gün sonra, sınıf öğretmeni oturuşu boy sırasına göre yeniden düzenleyecekti. Müjdat Savran, Mustafa Akkaya ve ben girişteki ilk sıraya oturtulacaktık. Hemen solumuzdaki sırada Mansur Yumuşak otururdu.
Sınıfta hiç kız öğrenci yoktu. Sınıf arkadaşlarımın çoğu yatılıydı, paralı veya parasız.
İlk derse dönersek, ders zilinin üzerinden çok geçmeden sol kolunun altına sıkıştırılmış çantasıyla, hafif yan yürüyüşle öğretmen Poyraz Osman girdi sınıfa.
Esas adının Nazmi Kuzpınar olduğunu, takma adın bir Türk filminden yakıştırıldığını daha sonra öğreneceğim öğretmenin duruş ve hareketlerinde, ciddi bir farklılık vardı ve insanın gülesi geliyordu. Sınıf kapısından kürsüye varıncaya kadarki süre, karın kaslarımın kıpırdaması için yeterliydi. Zor da olsa renk vermedim sanırım. Sonradan katılmam nedeniyle, daha çok göze batacağımın bilincindeydim.
Koca Mekteplilerin atmışlı yıllardaki mezunları, uzun uzun Poyraz Osman öyküleri anlatabilirler. Ben yaygın anlatılmayan birkaç yaşanmışlığa değineceğim sadece.
Nazmi Bey'in Kıbrıs duyarlılığı biliniyordu. O günlerde basından izlediğimiz bir Kıbrıs gerginliği vardı ve hatta Denizli'de düzenlenen bir protesto mitingine de katılmıştık. "Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır" sloganı bile atmıştık.(Aynı slogan ileriki yıllarda çokça tekrarlanacaktır.) Yani, bizde de Kıbrıs duyarlılığı vardı.
Nazmi Bey'den ders kitaplarında yeterince bulunmayan Kıbrıs coğrafyasını anlatmasını istedik. (Ders kaynatma isteği de var mıydı, bilmiyorum.) Nazmi Bey hevesle girdi konuya. Hem anlatıyor hem sıralar arasında dolaşıyordu. Herkes ilgiyle dinliyordu sanırım. Ben de dikkatle dinliyor ve coğrafya defterinin arka sayfasına kısa notlar yazıyordum.
Nazmi Bey'in sesi arkalardan geliyordu. Lefkoşe'nin nüfusu 48 bindir dedi. "Lefkoşe 48 000" yazdım. Lefkoşe ile ilgili bilgiler veren ses giderek yaklaşıyordu. Tam önümüze gelip sınıfa döndü ve "arkadaşınızın defterinde de yazıldığı gibi, Lefkoşe'nin nüfusu 48 bindir" diye tekrarladı. Sınıf mesajı almıştı. Anında defterler açıldı. Bilmediğim şey, iyi not tutan öğrenci olarak bellendiğimdi.
Lise son sınıfta bir ara, not tutmayı bırakıp dersi kitaptan takip etmeye yönlenmiştim. Bir gün, idare tarafından ikinci kata çıkan merdivende beni durdurdu Nazmi Bey. "Sen bu yıl niye not tutmuyorsun?" diye sordu. Ne gevelediğimi anımsamıyorum ancak not tutmaya başladım yeniden.
Atmışlı yılların sonunda veya yetmişli yılların başında, Ankara'da karşılaştığımızda, Ders Malzemeleri Genel Müdürlüğünde çalıştığını söylemişti bana. Sesinde bir hüzün gizlendiğini hissettim o konuşmada. İfade edemedim ancak ben de üzüldüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder