ANJİN
Anjin, geniz eti ve/veya bademcik iltihabı (tonsilit) olarak anlatılıyor sözlükte. Genel olarak bilinir de acısını ancak yaşayan bilir. Ben de bunlardan biriyim.
Mevsimsel griplerden biri gibi başladı ve sağ bademciğe oturdu. Zirve yaptığında, insan lokmasını ağzına koyacak kadar bile açamaz ağzını. Konuşmak işkence olur; yutkuna yutkuna zorla çıkar kelimeler. Neyse ki işim yazmak, ağzımı açmama gerek yok.
Elli iki yıl önce de böyle olmuştu. Anjinle daha önceden tanışmışlığım yoktu. Halimi gören Ali Kamil "Anjin olmuşsun." dedi. Baba ocağı kültürü. Bu işlerden biraz anlıyordu. Pastil önerdi. Ona da aldırmadım aslında. Genç beden onu da yener diye düşündüm sanırım. Dinlenince hafifliyordum, ya da tam aksine, spor yapıp terleyince açılıyordum biraz. Bu arada, bu halde iken derslere de devam ediyordum.
İngilizce dersindeydik. Nihal Hanım not defterini çıkardığına göre bu gün sözlü sınav vardı. Birinci yarıda öğrendik: Nihal Hanım, her zaman hazır öğrencileri ile başlar sözlüye. Diğerlerine kendinizi tartın der gibi.
Piyango bana vurdu. Boynumda tülbent bağlı ve ateşten hafif kızarmış vaziyetteyim. Önce karatahtaya yazılarak yanıtlanacak sorular sordu. Mesele yoktu. Arkadan, ağızdan yanıt verilmesi gereken sorular gelince, beynim, çene kaslarına ve ses tellerine doğruyu söylüyor, ancak onlar, ıstırapla ve gecikmeli yansıtıyordu. Nihal Hanım, muhtemelen yutkuna yutkuna çıkan kelimelerden hareketle, "Sen hasta mısın evladım." dedi ve yanıtımı beklemeden, "Sen otur. Sonra sınava alırım." dedi.
Aynı gün, İngilizcenin arkasından fizik dersi vardı. Fizik amfisine gittik. Neden amfide işlenirdi bilmiyorum. Sadece bir kez deney yapıldı. Amfinin işe yarar bir tarafı vardı gene de: Hamdi Beyin göz teması kurmasını kolaylaştırıyordu. Hamdi Bey göz gezdirmeye başlamışsa, eninde sonunda bir meraklı göz ile çakışır ve "Sen çocuk," derdi. "Gel bakalım karatahtaya."
Günün şanslısı bendim. Nihal Hanım azat etti fakat bu sefer de Hamdi Beye yakalandım.
İlk sorusu tahtada çözülecek bir problemdi. Çözdüm. Arkadan, sözel açıklama gerektiren bir soru sordu. Açıklayabilecek durumdaydım fakat açıklayamıyordum. Ağzımdan zorla çıkardığım bir takım sesler Hamdi beyi tatmin etmedi. Soyadımdan hareketle, "Çorbaya çevirdin.Otur. Beş." dedi. Hoşlanmamıştım ve açıklamaya çalıştım. (Ne kadar becerebildimse.) İtirazım dikkate alınmadı. "Hastaysan rapor alır evinde iyileşirsin. Buraya geldiğine göre sağlamsındır." dedi.
Bu uyarıdan hareketle, hemen revire başvurdum. Sağlık memuru beni üç gün yatırdı. Doktor derseniz, görmedim. Kimse devamsızlığımı sormadı. Demek ki dağlık memurunun raporu yeterliydi.
Bir öğretmen var ki anaç, korumaya alıyor. Bir öğretmen var ki sert baba, acı da olsa gerçeği yüzüne vuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder