ROKETLER
Bu noktada, roketler üzerinden, karar sürecini anlatacağım. Bunu baştan söyleyeyim ki teknik düzeydeki sığlığın nedeni anlaşılsın.
Hava Kuvvetlerinde yarı-zamanlı işe başladığımda, MKEK'nın 2,75 inçlik roket imali projesinde koordinatör atandığımı söylemiştim.
Örgütlü ve büyük hacımlı yönetimlerde, izleme ve ölçüm açısından dosya oluşturmak esastır. Bu nedenle, 2,75 inçlik roketlerin de bir dosyası vardı. İlk işim, doğal olarak, o dosyayı incelemek oldu.
Örgütlü ve büyük hacımlı yönetimlerde, izleme ve ölçüm açısından dosya oluşturmak esastır. Bu nedenle, 2,75 inçlik roketlerin de bir dosyası vardı. İlk işim, doğal olarak, o dosyayı incelemek oldu.
Askeri yardım denen şey, biraz ötekini kontrol altında tutmaksa, biraz da, yenilenmesi düşünülen sistemlerin eskisini, üstelik yardım (yani iyilik) adıyla, ötekine devretmektir. Hibe gelen hiç bir sistem son sürüm olamaz. ABD askeri yardımında da Alman askeri yardımında da bu gerçek değişmez. İşe yarar bir şey alabilmek için üç tane de çöp(!) alırsınız.
2,75'lik roketlerde de böyle bir durum vardı. Devreden çıkarılması gereken bir roket fabrikasındaki 'devlet donatısı' makine teçhizat Türkiye'ye verilecek, MKEK da bunlarla roket fabrikası kuracaktı. ( ABD Pentagon üzerinden şirketlere para pompalar. Özel amaçlı donanımı devlet tedarik eder ve 'devlet donatısı - GFE' etiketiyle seçtiği şirkete verir. Konu gerektirirse ileride açıklarım.)
İşler planlanmıştı ve gerçekleştirilen adımları da vardı. Yapacağım fazla bir şey yok gibiydi.
![]() |
Başlığı takılı bir roket. |
Bu dosyanın ekinde bir başka şey yer alıyordu: 5 inçlik roketler. Konu şuydu: Yeterince roket motoru tedarik edilmiş fakat savaş başlığı yoktu.
Motor sadece o başlığı hedefe ulaştırmak için vardır. Başlık yoksa motorun 'kıymet-i harbiyesi' yoktur.
Yanılgı şuradan geliyordu. Alman yardımından yeterince savaş başlığı geldiği için başka tedariğe ihtiyaç görülmemişti. Ne var ki, bu başlıklar mevcut motorlara bağlanamıyordu. Çünkü alman, metrik dişli, amerikan ise Withward standardı.
MKEK adaptör parça önermiş. Uzunluğu 50 mm., ağırlığı 650 gram artıran bir çözüm. Sonuç? Hiyerarşide hatırı sayılır noktadaki bir yetkili, "Olmaz." demiş. "Roketin balistiği bozulur." Nokta!
Motor sadece o başlığı hedefe ulaştırmak için vardır. Başlık yoksa motorun 'kıymet-i harbiyesi' yoktur.
Yanılgı şuradan geliyordu. Alman yardımından yeterince savaş başlığı geldiği için başka tedariğe ihtiyaç görülmemişti. Ne var ki, bu başlıklar mevcut motorlara bağlanamıyordu. Çünkü alman, metrik dişli, amerikan ise Withward standardı.
MKEK adaptör parça önermiş. Uzunluğu 50 mm., ağırlığı 650 gram artıran bir çözüm. Sonuç? Hiyerarşide hatırı sayılır noktadaki bir yetkili, "Olmaz." demiş. "Roketin balistiği bozulur." Nokta!
Diğer roketten biliyordum ki başlıklar farklı ağırlık ve uzunlukta. Eğitim başlıkları en kısa ve hafif, zırh deliciler daha uzun ve ağır. Bir önceki karardan kuşkulandım. Pilotlarla konuştum. Roket atışlarının balistik esaslarda olmadığını öğrendim. Roket motorunun itkisi ve kuyrukla verilen spin, başlığı hedefe yerçekimi sapmasından etkilenmeden (ihmal edilir seviyede) ulaştırıyordu.
Görüşümü sıralı amire ilettim. Kısacası, kabul edildi, denendi ve etkinliği görüldü.
Bunu anlatışımın nedeni, özellikle hiyerarşik kurumlarda, tek adam kararları salim bir yolu kolayca tıkayabiliyor.
Aynı olay, daha sonra, 2,75'lik roketlerde de yaşandı. MKEK, ambargo döneminin sıkıntılarını da aşarak pilot üretimi gerçekleştirmiş ve testler olumlu sonuçlanmıştı. Seri üretim planlaması yapıyorlardı. Bir gün bir yetkili, elinde hava kuvvetlerinden aldıkları bir yazıyla geldi, panik halinde. Fizibilite çalışmaları zamanında belirtilen rakamın onda biri(!) kadar bir sipariş verilmişti. Telaşlanmakta haklıydılar. İlgili daireye koştuk beraber. Şube müdürü bizi nezaketle dinledi ve sıralı komutanıyla konuşmaya gitti. O sıralar ambargo esnemiş, Türkiye'ye F-4 (Fantom) verilmesi kesinleşmişti. Gelen yanıt: "Fantom gibi bir uçağa 2,75 taktırmam. onlar da 5 inçlik yapsınlar."
"Albayım," dedim, " serçe avında saçma atarsınız, domuz avlarsanız mermi atmalısınız. Bu analizleri siz çok yapmışsınızdır."
"Bak yakışıklı," dedi Albay. "Komutan kararını verdi. Vardır bir bildiği. Sen de öyle her şeye itiraz etme." Son cümle kibarca bir fırçaydı.
Birkaç ay sonra Eskişehir'e atandığım için arkasını bilmiyorum. Eminim Mkek bakanlık kapılarında çözüm aramaya devam etmiştir.
Sorum şu, sana fırça atan albay nerelere yükseldi? Cevabını yorumlar sekmesinden verebilirsin.
YanıtlaSilamacı yükselmekti ancak yerinde saydı.
YanıtlaSil