23 Haziran 2016 Perşembe

UÇAK- 3

 
AMBARGO YILLARI
   Kıbrıs çıkarmasından sonra, ABD tarafından Türkiye'ye askeri malzeme ambargosu uygulandığını çoğumuz biliriz. Neler yaşandığını da işlerin içindekiler bilir. Bunlardan bir kısmını da görev gereği ben de öğrenmiş veya yaşamıştım.
F100 bombardıman uçağı
   Savaş uçaklarına değişik görevler için değişik patlayıcı kartuşlar takılır. Kimisi, komut verildiğinde bombayı (genel ifadeyle bağlı yükü) salar ve uçaktan iterek uzaklaştırır. Bir başka kartuş grubu pilot sandalyesini fırlatmak için gereken sıralı adımları başlatır veya yapar. Buna, sandalyeyi fırlatan roket de dâhidir. Bu tür malzeme, ömrü sınırlı malzemedir ve süresi geçince işlevini doğru yapamaz kabul edilir.
   Bir de, o günlerde savaş yükünü taşıyan emektar F 100 uçağının JATO'larını ekleyebilirim bunlara. JATO, sıcak havalarda, tam yüklü F 100'lerin kalkışına takviye itki veren, dıştan takma bir rokettir. Ambargodan önce başlamış olan MKEK JATO'su çalışması başarılı test sonuçları vermiş ve nasıl olduysa, ambargoya beş kala, ABD'den bolca JATO gelmiş. F 100'ler ömrünün sonlarında kabul edildiğinden, bu çalışma da akim kalmıştır.
   Stok seviyelerine bakarak, ve arkasının gelmeyeceği varsayımıyla, raf ömrü geçmiş kartuşlar, TÜBİTAK- GATÖM' de test düzeni kurularak test edildi. Ekipte ben de vardım.
   Eskimiş ve yeni kartuşların işleyişi karşılaştırıldı. Depo ömrü dolan kartuşlar, zannedilenin aksine, beklenen basınca yenisinden daha hızlı ulaşıyordu. Fırlatma sandalyesi için sıralı adımlar önemliydi ve bu hızlı yükseliş sorun yaratabilirdi ancak bunu test etme imkanımız olmadı çünkü sınırlı stokların testlerde harcanmasını yetkililer göze alamadı. Zamanlamada karışıklık yaratmaması için, imalat kafile numarası yakın kartuşları bir arada kullanmayı da önererek, kartuşların emniyetle kullanılabileceğini, altı ay sonra bir test daha yapılmasını kararlaştırdık ve heyet olarak imzaladık. Bomba-salar sitemlerinde bulgular emniyeti ihlal etmiyordu.  Ölçülen fark saniyenin onda birinden bile azdı.
   Kartuşlar böyleydi ancak, sandalye roketine bir şey yapamadık. Bir tanesinin bile teste feda edilmesi mümkün olmadı.
   O sıralar merhum Demirel yeniden başbakan olmuştu. Buna şunun için değindim: Şirket temsilcileri, ambargoya rağmen bu tür malzemeleri temin edebileceklerini söylüyorlardı. ABD askeri yardım kapısı kapalı olduğu için peşin para gerekiyordu. ( ABD bir gözüyle ambargo uygularken, diğer gözünü kapatıyordu sanırım.)
   50 000 ( yazıyla, elli bin ) dolar nefes aldıracaktı sisteme. Bunun için bile başbakana özel sunum yapıldı. Onun talimatı üzerine mesele çözüldü.
   Unutmayalım, uçak yapmak deyince, bunlar da var. Bunlar, bombalar, roketler, bomba tapaları, fişekler, mermiler  ve benzeri şeyler bir uçağı savaş uçağı yapıyor.
   Roketler konusunu burada da incelemek mümkün ancak onlara başka bir bağlamda değinmeyi düşündüğüm için şimdilik geçiyorum.
F 104 avcı uçağı
   O günlerde neyin sıkıntısı çekilmişse, o sahada ya MKEK görevlendirilmiştir ya da Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı tarafından o sahada bir şirket kurulmuştur. Kimisinin amaçtan uzaklaştığı görülse de İşbir jeneratör, İşbir optik, aselsan, roketsan, havelsan gibi şirketler o günlerden ilhamla kurulmuştur. Hatta Eti Bank Seydişehir Alüminyum tesisleri de havacılık geleceği için kurulmuştur diyebilirim.
   Dizel-jeneratör grubunda da mı diye sormayın O günlerde öyleydi.
Şimdilerde gösteri uçağı ola F 5
   Kıbrıs gerilimi ile birlikte, bana verilen mastır izni (mastır değil, verilen ücretli izin) iptal edildi. Artık tam-gün çalışır durumdaydım. 2,75 inç roketler, aynı dosyanın ikramiyesi 5 inç roketler, MKEK ile yürütülen diğer projeler (beş dakikalık aydınlatma bombası gibi) ve TÜBİTAK ile bağlantılı projeler bana verildi.  
   Bir anekdotla bu bölüme son vereyim. MKEK'nın geliştirdiği aydınlatma bombalarını değişik açılardan denedik ve yeniden tasarladılar. Gerçek şartlarda bir deneme , bir de F 104 uçaklarında yapılacaktı. Üsse giderken, MKEK ekibinden bir çaylak mühendis, Abi bu bombalar uçaktan nasıl atılacak diye sordu. Soru banaydı ancak MKEK ekip lideri yanıtladı. "Sizi niçin getirdim sanıyorsunuz. Sizi kanatlara bağlayacağız kucağınızda bombalarla. Pilot bırak deyince bırakırsınız." Arkadan isyan geldi. "Ben bağlatmam. İstifa ederim." 

1 yorum:

  1. Derin mevzular abi,bu konuda yorum yapmak beni aşar. Ha, teknik bir konuyu anlatış biçimi mükemmel. Havacılıkla hiç ilgisi olmayan bana bile her şey kolaymış,üç gün uçak içinde yatıp kalksam , bir de Çorbacı gibi öğretmenim olsa, uçakla ilgili her şeyi öğrenirmişim gibi geldi.Bu konuda anlatılan Einstain ile Şoförü hikayesi gibi...

    YanıtlaSil