20 Haziran 2016 Pazartesi

UÇAK -1

 
GİRİŞ
   Değerli çalışma arkadaşım ve ebedi dostum Can Erel, emekli havacı ve uçak mühendisi olarak, ne yazık ki pek yakından izleyemediğim bir alanda dikkat çekmiş ve Kanada'daki bir kurumdan ödül almış. Sevindim, kutlarım. Bununla ilgili bir röportajını da dinledim.
   Bu söyleşiyi dinledikten sonra, benim de söyleyeceğim bir şeyler olmalı diye düşündüm. Aklımdan ilk anda geçenleri sıralayınca, doğrudan güncelden girmek yerine, geçmişi de kabaca toparlamak gerektiğini düşündüm.
   1966 yılında liseyi bitirdiğimde havacılık aklımın bir kenarından bile geçmiyordu. Mühendislik sevdasına kaptırmıştık bir kere. Özellikle de makine mühendisliği. Fakir ülkenin kalkınması sanayiden geçecekti ve o cephede savaşmalıydım. Makine mühendisliği de bu cephede öne çıkıyordu bana göre.
   Amacıma uygun gelişmeler sonucu Orta Doğu Teknik Üniversitesi makine mühendisliği öğrencisi oldum. Henüz hazırlık okuyordum ve maddi sıkıntı içindeydim. Henüz pardösü benzeri bir dış giysi alamadan güz yağışları başladı. Bir sabah yurttan okula gelinceye kadar yağmur içime işlemişti. Okutman Bayan G. Herseiser, ceketimi radyatör üzerine serdirdi ve beni de petek yanına oturttu. İsmin başındaki 'G.' nın Güneri olduğunu ancak yıl sonunda öğrenebildiğimiz değerli okutmanımızın bu ilgisi elbette takdire değer fakat bu 'sabah seremonisi' beni yerin dibine sokmuştu. Yerin dibinde titreyen İbrahim!
   İzleyen günlerden birinde, makine dahil, sayılan bölümlerde, Türk Hava Kuvvetleri adına öğrenci okutulacağı ilan edildi gazetelerde.
   Değişik bir bursluluktu bu. Ordunun meslek sınıfları için, özellikle tıp için, Ankara ve İstanbul'da kurumlaşılmıştı. Katılan öğrenciler, mensubu olduğu kuvvetin üniformasını giyecek ve bu kurum, kendi kuralları içinde, öğrencilerin iaşe ve ibatesini bedelsiz karşılayacaktı. Bana uygun geldi. Böylece, hesapta olmayan ve babamın nadir mektuplarından birini karşı görüşe ayırmasına rağmen, bizim havacılık başladı. Baba sözü dinlememekle iyi mi ettim acaba diye düşündüğüm olmuştur. Gelişen şartların hepsini birden değerlendirdiğimde iyi bir kararmış diyebilirim. Babaların meşhur 'ceketimi satar okuturum.' diklenmesine gerek kalmamıştı.
   Yüz yüze görüşmemizde babam da ikna olmuştu zaten.
   (devam edecek.)

1 yorum:

  1. Sevgideğer ve saygıdeğer İbrahim Ağabeyim;

    Üzerimde etkiniz ve emeğiniz çoktur; İLK AMİRim ebedi meslektaş büyüğüm olarak yazmanıza ve bu çabanızda mütevazı katkımı andığınızda çok sevinmiş ve kıvanmıştım...
    ...yazılarınızda bu havacılık yönelişiniz ile göklere yükseldim, mululuktan; sevinç göz yaşlarım sintineyi ağırlaştırıp indirmez ise her yazınızda çok daha yükseleceğimden eminim. Bunu da bir "İZ" olarak kaydedeceğim...

    Tebrik eder, haddim olmayarak başarılar dilerim 🍀🍀🍀

    Müthiş bir keyifle okuduğum bu ilk havacılık yazınızda ele onurla taşıdığımız üniformaya kavuşma hatıranız da gösterdi ki, paylaştığımız iki nokta arası yol değil, iki yol arası yerimizmiş ve hep öyle kalacak!

    Saygılarımla,
    Can EREL

    YanıtlaSil