20 Haziran 2016 Pazartesi

SOSYAL PATATES -2/3


YA DA ASOSYAL PATATES
   İlk evimin sahibine bir şey sormak için uğradığımda, kapıyı aralayan sahibe, kapının arkasından yanıtlamıştı beni: "Celdu da cittu. "
   Onunla böyle bir durumda (patates olayı) karşılaşsak, gözüme bakmak yerine, arkasını döner ve çömelirdi sanırım. Yapılacak şey ya hızla uzaklaşmak, görmemişçesine, ya da geri dönmek evde bir şey unutmuş gibi. Ağzını bile açmamalısın. Yabancı bir erkeğin sesini bırak, gölgesinden bile sakınmak zorunda o.
   Tarih boyunca ve özellikle islamiyetten sonra, kendi kocası ve erkek akrabaları dahil, erkekten sakınmakla geçer kadınların ömrü. Mahremiyet uğruna eve kapatılır. Bu bile çoğu zaman çilesini doldurmaz, şiddet görür; şiddeti kabullenmesi de öğretilir.
   Üretime doğrudan katılıp katılmamayla da ilgidir bu. Köyde kadın her türlü faaliyete katılır. Aksi mümkün değildir zaten. Dolayısıyla eve kapatılması da mümkün değildir. Şehirde ve sadece kocasının çalışması ile yaşam sürdüren kadın, ev kadını diye bir nitelemesi de var, evin (esasen kocasının) kölesidir artık. Efendisi kapının arkasından da konuşturur, hatta hiç konuşturmaz da. Dinle de meşruiyet kazanmıştır bu statü.
   Geçelim meselenin diğer bir yüzüne.
   Önemli bir süre de askeri lojmanda oturdum. Bilinen birkaç aile dışında 'kaçlı-göçlü' aile yoktu çevremizde. Bir büyüğümüzün eşi vardı; apartmanın komşuluk katalizörü ve bileşeni. Dostlukları sıcak tutar, mesafeleri kısaltırdı. Onunla karşılaşmak huzur verirdi hepimize. Onunla karşılaşsaydım kapı önünde ve yere saçılmış patateslerle cebelleşirken... Garanti veriyorum, "Yanlış yere patates ekmişsiniz T. Hanım." derdim. Ve eminim o da "Biraz daha mühendislik yaparsan tepemde, seni bu patateslere benzetirim." derdi. Bel ki başka bir şey ancak mutlaka bir cevabı olurdu hazırda. Belirtmeye ne hacet. Ortalığı da toparlardık bu arada.
   Emekli olup kiraya çıktığımda, komşularımızdan birinin adını da öğrenemedim iki yıl boyunca, sesini de duyamadım. Kara gözlüklerin arkasındaki gözlerin rengini de bilmiyorum. (Gözü var mıydı acaba.) Her halinden benden uzak dur mesajı yayılan bu kadının patateslerinden de uzak dururdum.
   Cumhuriyetin aydınlanma atılımı sonuca varamadan sonlanıyor mu acaba? İki yıl boyunca, Reşadiye Meydanı civarında sarıklı cübbeli sübyanlar geçirildi meydan okurcasına ve muhtemelen buna alışın mesajı vermek üzere.
   Küçük sanayi sitesinin içindeki cami cemaatının Cübbeli lakaplı birisi gelecek diye nasıl heyecanlandığını da gördüm hayretle. İran islam devriminde, yerel esnafın verdiği desteği hatırladım. Toplumların en tutucu kesimidir küçük zanaatkarlar ve küçük sermaye sahipleri. 
   (Devam edecek)
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder