21 Haziran 2016 Salı

UÇAK -2

 
JET MOTORU
   Makine mühendisliğinin temel derslerinden olan termodinamik dersinde gaz türbin çevrimini derin derin inceledik. Burada hemen belirteyim, yaygın ağızda jet motoru denen şey bir gaz türbinidir. Çoğu zaman ben de bu terimi seçerim yazılarımda ve konuşmalarımda.
   İçten yanmalı motorlar bağlamında da gaz türbini motorlarını inceledik. İçten Yanma Laboratuvarındaki gaz türbini motoru kesitini saymazsak, çalışmalarımız hep teorik seviyedeydi. Burada kuramsal seviyeyi küçümsediğim sanılmasın. Bir şeyin kuramını kavrayamamış bir mühendis, teknisyen bile değildir.
   Sadece laboratuvar olanaklarının daha zengin olması gerektiğini kastettim.
   Akışkanlar dinamiği dersinde de türbin ve kompresörü inceledik. Hatta bir havacı mühendis aerodinamik bilmezse eksik kalır diyerek, tez konum gerektirmemesine rağmen aerodinamik dersi de aldım.
   Kendimce donanarak üniversiteyi bitirdim. Mastır yapma isteğimi komutanlar memnuniyetle karşıladılar. İki yıl tam maaşlı izin demekti bu. Burada ayrıntısı önemli olmayan bir iç kural gereği, tam izinli olmama rağmen, haftada iki gün bağlı bulunduğum dairede çalışacaktım.
   Bana görev de verildi: 2,75 inçlik roketler. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) ile yürütülen bir proje idi. (Konu oraya uzandığında değinirim.)
   'Kendi uçağını kendin yap' havası yaygınlaşmıştı. Bu nedenle, yabancı şirket ziyaretleri ve doküman alış verişleri yaygındı. Türkiye'nin bu hevesinden onlar da yararlanmak istiyorlardı. Avrupa konsorsiyumunun hayli mesafe aldığı Tornado uçağı projesi bize tanıtılıyordu.
   Hava kuvvetlerine gönderilen Tornado adlı uçağın kavramsal tasarım dokümanını tercüme etmek, uçak ile ilgili ilk görevimdi. Çok amaçlılık esas alınmıştı ve hem bombacı hem avcı görevini karşılayabilmesi için de değişken geometri (kanatların açılıp kapanabilmesi) seçilmişti.
   Geliştirme maliyetleri satılacak sayıya bölüştürüleceği için, satış potansiyelini büyütmeye çalışıyorlardı. O sıralar uygulamada olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ambargosu da Türkiye'yi Avrupa yönünde düşündürüyordu.
   Değişen koşullar ve benim bilmediğim nedenlerle böyle bir projeye katılmadı Türkiye.   
   Tornado'lar üretildi ve konsorsiyum ülkeleri kendi bünyelerine kattılar. Yeterli sayıya ulaşılamadığı ve maliyetler dağıtılamadığı için üretime erken son verildi. Almanya, İngiltere İtalya ve İspanya müşterekliği projeyi sürdürmeye yetmemişti.
   Fakat, Tornado ve Concord'dan elde ettiği bilgi tabanıyla, Avrupa, Atlantik ötesiyle başedebilen Air Bus uçaklarını yapabildi. 
   İngiltere'nin geçmişten gelen havacılık sanayisine, örneğin Harrier uçakları ve Rols-Royce gaz türbinleri, ve Fransa'nın Mirage uçaklarına ve Snecma motorlarına değinmeden geçmek hata olurdu.
   Fransa NATO'nun askeri kanadından çekilmeseydi, Mirage uçakları o kadar satılmazdı. Aynı şekilde, uluslararası bilinirliği olan diğer Fransız silah sistemleri de o kadar yayılmazdı.
   Bu da gösteriyor ki bağımsız uçak imalatı, politik bağımsızlık, çok yönlü dış ilişkiler, güçlü ekonomi ve sağlam bir sanayi yapısı  gerektiriyor. Sağlam sanayi yapısından kastım, çeşitli sahalarda yetkin ve rekabet gücü olan sanayi kuruluşlarıdır.
(Devam edecek) 
 

1 yorum:

  1. Çok beğendim; teşekkürler...

    Yazının "...çeşitli sahalarda yetkin ve rekabet gücü olan sanayi kuruluşlarıdır." belirlrmenize küçük bir katkı sunmak istedim:
    "...sahalarında yetkin ve rekabet gücü olan insana (sermayedar gücü, yönetim işgücüne ve iş gücüne) sahip sanayi kuruluşlarıdır." 😊

    YanıtlaSil