5 Haziran 2016 Pazar

AKLIMA GELENLER- 9

 
KÜÇÜK ASKER
   Bu gün doğum günü iletileri alıyorum. Dostlar sağ olsun.
   Bundan aklıma geldi.
   Muhtemelen 1950 yılı başında, üç kızdan sonra peş peşe iki oğlu olan Rabia ve Ahmet Çorbacıoğlu sevinçli ve gururludur. O günlerin sosyal ve ekonomik koşulları gereği erkek çocuğu çok önemli.
   Hayaller kuruyorlar. Herkesin hayali kendi dünyası çerçevesindedir. Onlar da çift çubuk sahibi iki oğlan hayali kurarlar: İki oğlan, iki kuvvetli at çifti, şıngırdaklı iki at arabası ve oğlanlar çift sürmekten dönüyor, biri doğudan, diğeri batıdan. İki araba koca kapının önünde buluşuyor her nasılsa ve oracıkta kurban kesiyor ana ve baba.
   İşte bu sarhoşluk içindeyken, birisinin aklına gelir oğlanların henüz nüfus kaydının olmaması. Aynı yılın Haziran ayı başlarında, baba köy muhtarına, Çivril'e gidince bizim oğlanları kaydettiriver der. Sorulması üzerine, " İbrahim iki buçuk yaşında, Hüseyin altı aylık." der. Devletle vatandaş arasında her konuda muhtar devrede demek ki. Neyse, muhtar nüfus kaydını yaptırır.
   Oğlanların büyüğü beşine, küçüğü üçüne gelmiştir. Küçüğü köy odasında 'ben bir küçük askerim' şiirini söyler. Alkış da alır. Hatta birkaç dede delikli para (iki buçuk kuruş) vermiştir ona. Aynı şiiri, hatta başkasını, büyüğü de söyler ancak aynı karşılığı alamaz. Çünkü o büyüktür.
   Yıllar geçmiş, doğan büyümüştür. İbrahim orta okuldadır. Hüseyin ise ilkokul sonundadır. Bir gün, Hüseyin için askerlik yoklaması ihbarı gelir. Nasıl olur, bu çocuk on ikisinde daha. "Hayır!" der devlet. "Kayıtlarımız on sekiz diyor."
   Dedesi takılıyor: "Üzülme oğlum Hüseyin. Beraber gideriz. Tayını paylaşırız; nöbetlerini de ben tutarım. 'Küçük asker' şiiri de zaman zaman tekrarlanır.
   Sonuçtan anlaşılan şu: İki buçuk yaşında olan iki yaşında diye, altı aylık olan ise altı yaşında diye kayda geçmiştir. Birincisindeki altı aylık fark önemli bulunmamış fakat önemli olan ikincisi, mahkeme kararıyla düzeltilmiştir. Hakim karşısına dizilen beş çocuğu göstererek, bu bunun büyüğü, bu da en büyüğü; bu bunun küçüğü, bu da en küçüğü diyen iki tanığı ve karşısındaki gerçeği dikkate alan hakim, Hüseyin'i altı yaş küçültmüştür.
   
   İşte böyledir bizim doğum günlerimiz. Anam sen Sefer (o 'zafer' derdi) ayında doğdun derdi. Kimisi burçak yolmasında, kimi bostan bozumunda doğmuştur.
   Resmi(!) doğum günümdür 5 Haziran. Dostlara resmen teşekkür ederim.

2 yorum:

  1. Yeniden kutlarım yaşgününüzü; sağlık, mutluluk ve huzur içinde daha nce yıllar dileyerek 🍀🍀🍀

    YanıtlaSil
  2. Benim anamın okuması yazması yoktu ama bir akıl takvimi vardı.Sen,sen,sen ,sen diyerek dört kardeşi işaret ederk hepiniz ORTA CEMRENİN İKİNCİ GÜNÜ doğdunuz derdi.O da galiba 28 şubata denk geliyor. Bizim dör kardeşin aynı doğum gününü kutlamamız belki de yüz milyonda bir,belki de milyarda bir ihtimal. Ama dier bir kardeşimidağda arpa ,buğday yolarken doğurduğu için ,uzun bir süre adı ; DAĞDA DOĞURAN olarak kaldı. Sonra unutuldu gitti...

    YanıtlaSil