BÜLBÜLÜN ÇİLESİ DİLİNDEN
Ve bir gün Davut, "Safiye, ananı özlemişsindir. Seni köye götüreyim mi?" demiş.
Safiye gerçekten anasını özlemiştir. Onunla koklaşırken, mutluluğunu paylaşmayı ve 'dil tutma' konusundaki nasihati esnetmeyi kurmaktadır çoktandır. Çok sevinir bu teklife. Sevinci yüzüne vurmuştur. İki kez başını sallar, evet evet anlamında.
Davut bu teklifi bir plan uyarınca yapmıştır. Planı, Safiye'yi o diyerek köye götürmek, ana kız koklaşırken, "Şöyle bir dolaşayım. Son baharda yaban kazları geçer buralardan. Denk düşerse avlayayım." deyip kaçmakmış.
Davut'un tüfeği Amansız - karavana atınca İmansız -, av köpeği Zıpkın - mevsimi gelince Çapkın - ve kendileri yola çıkarlar. Çok geçmeden, henüz ovaya açılan boğazdayken, çalıların arasından bir keklik sesi yükselir: Gak gak gabırak! Gak gak gabarak! Zıpkın, zıpkın gibi fırlar, Amansız ses yönüne doğrultulur, köpeğin ürküttüğü kuş fırlar ve uçmaya başlar. Ve Amansız ses verir: Güm!
Olacak iş ya! Kanadı kırılan keklik, birkaç yalpalamadan sonra, Safiye'nin önüne düşer. Durumdan şaşkın Safiye, acıdan ve korkudan şaşkın kekliği bebek gibi kucaklar, uyutmaya çalışır gibi sallanırken, gözyaşları sicim olur akar. Bir ağıt tutturur ağlamaklı:
Kınalı keklik, ötmeseydin olmaz mıydı?
Ötmeseydin yârin seni bulmaz mıydı?
Başına gelen dilin belası,
Tutsaydın, güzel dilin durmaz mıydı?
Anacığın sana öğüt vermedi mi?
Tut o sivri dilini demedi mi?
Başına gelen dilin belası,
Tutsaydın, güzel dilin durmaz mıydı?
Sussaydın, tutsaydın o güzel dilini,
Kahretmezdin candan öte sevdiğini.
Başına gelen dilin belası,
Tutsaydın, güzel dilin durmaz mıydı?
Ötmeseydin, zalım avcı duymazdı,
Tüfek çekip kanadından vurmazdı.
Başına gelen dilin belası,
Tutsaydın, güzel dilin durmaz mıydı?
Şaşkın şaşkın bakınan Davut da ağlamaklı olmuştur. Hem duygulanmış hem de Safiye'nin sesini duymuştur. Mahcup ve pişman bir durumda "Eve dönelim mi Safiye." der. Safiye duymaz bile; başka bir dünyadadır adeta. Keklikle birlikte onun da kanadı kırılmıştır. Davut'un niyetini bilmese de kekliğe yaptığını görmüştür.
Safiye'nin gülen gözlerini görmeyip, anasının etkisiyle kendisini başka duygulara kaptıran Davut'a kızgındım aslında. Safiye'nin mutluluğu hakkettiğini düşünüyordum. Davut'un az önce dinlediği ağıttan bir sonuç çıkarabileceğini de zannetmiyordum.
Elimden gelse, rüzgar olup fısıldardım Davut'un kulağına: "Git kaynanana anlat her şeyi bir bir. Noktasını virgülünü atlama. Ancak O, onarır Safiye'nin kırılan kalbini." derdim.
Şaşkın ve suskun bakınan Davut, bir şey duymuş da anlamış gibi başını salladı.
Mendilini çıkarıp açtı ve köşegeni üstünden ikiye katladı. Kekliğin kırılan kanadını düzgünce katladı ve mendili ile kuşun bedenine sardı. Çobanlıktan gelen tecrübesini uyguluyordu anlaşılan. Bir eliyle kekliği göğsünde tutarken öbür elini Safiye'ye uzattı gözleri gülerek ve "Hadi gidelim bir an önce. Sizin köydeki kırıkçı dedeye bunu sardırırız." dedi.
Safiye'nin, yaşamı boyunca, uzun uzun gözüne baktığı ikinci kişi oldu Davut.
Şaşkın şaşkın bakınan Davut da ağlamaklı olmuştur. Hem duygulanmış hem de Safiye'nin sesini duymuştur. Mahcup ve pişman bir durumda "Eve dönelim mi Safiye." der. Safiye duymaz bile; başka bir dünyadadır adeta. Keklikle birlikte onun da kanadı kırılmıştır. Davut'un niyetini bilmese de kekliğe yaptığını görmüştür.
Safiye'nin gülen gözlerini görmeyip, anasının etkisiyle kendisini başka duygulara kaptıran Davut'a kızgındım aslında. Safiye'nin mutluluğu hakkettiğini düşünüyordum. Davut'un az önce dinlediği ağıttan bir sonuç çıkarabileceğini de zannetmiyordum.
Elimden gelse, rüzgar olup fısıldardım Davut'un kulağına: "Git kaynanana anlat her şeyi bir bir. Noktasını virgülünü atlama. Ancak O, onarır Safiye'nin kırılan kalbini." derdim.
Şaşkın ve suskun bakınan Davut, bir şey duymuş da anlamış gibi başını salladı.
Mendilini çıkarıp açtı ve köşegeni üstünden ikiye katladı. Kekliğin kırılan kanadını düzgünce katladı ve mendili ile kuşun bedenine sardı. Çobanlıktan gelen tecrübesini uyguluyordu anlaşılan. Bir eliyle kekliği göğsünde tutarken öbür elini Safiye'ye uzattı gözleri gülerek ve "Hadi gidelim bir an önce. Sizin köydeki kırıkçı dedeye bunu sardırırız." dedi.
Safiye'nin, yaşamı boyunca, uzun uzun gözüne baktığı ikinci kişi oldu Davut.
Gerçek kişilerle bağlantısı yoksa, güzel kurgulanmış bir hikaye.Hikaye anlatmaya devam Çorbacı... Yolun sonu açık!
YanıtlaSilGerçek kişilerle bağlantısı yoksa, güzel kurgulanmış bir hikaye.Hikaye anlatmaya devam Çorbacı... Yolun sonu açık!
YanıtlaSilYokluğa ve farklı koşullara uyum anlamında anamın kullandığı bir söz vardı: "yumalardan silmeyi, düğmelerden ilmeyi öğrendim." Yıkama yerine siliyorum, kopan düğmenin yerine ilmik atıyorum demek isterdi. Bu sözü kullanmak için kurgulandı bu öykü. Gerisi hayal ürünü.
YanıtlaSil