28 Şubat 2017 Salı

eyüp ağa -8

 
11
Bük Cenneti ya da Cennet Bükü
   Kırk dekarlık, Menderes nehrinin bir dirseği boyunca uzanan arazi satın alınır. Tapulama işlemleri sırasında sadece İbrahim ve Kazım Çivril'dedir. Arazi ikisi üzerine tapulanmıştır. Bu arada aralarında Hacı Ahmet'in yokluğu ve hakkının ileride verileceği de konuşulur. Aile büyüğü olarak bu konuda İbrahim ısrarlıdır. Kabullenilen hakkın zayi olmayacağına inanır ve gönül rahatlığıyla tapu işlemini yürütür.
   Yeni arazi köye uzaktır. Su basan kısmına buğday ekilemeyeceğinden ve diğer kısımların da, köye yakın ve hayvan gübresi görmüş diğer tarlalara karşılaştırıldığında zayıf bulunduğundan ve on yılı aşkın süren savaşın aktif nüfusu kemirmesi nedeniyle uzun zamandır sürülmemiştir bu tarla. Bu nedenle çayır gibidir; ayrık otu basmıştır her yanını. Yani, öncelikli iş arazinin ıslahıdır.
   Bu çayır ne atla ne de öküzle sökülebilir, ancak camız gücü söker bunu denir. Camız, mandanın  bu yörede daha yaygın olan adıdır. Erkek mandalar iğdiş edilerek uysallaştırılırsa çift hayvanı olarak kullanılabilir. Özellikle sıcağı sevmemeleri nedeniyle fazla yeğlenmez fakat ağır hizmetler için bire birdirler, çünkü çok güçlü olurlar. Yavaş fakat güçlü...
   On beşini yeni geçen Hacı Ahmet'in görevi olur yeni arazinin ıslahı. Bir taraftan ıslahat yürürken, Menderesin dik yarlı ve akıntının hızlı olduğu bir yerine su çıkrığı (dolap) kurulmaya başlanır. Dev su çarkı dönerken döner kovalar su taşımaktadır. Şırıl şırıl, gıcır gıcır... Ahşap parçalarla kurulan makinenin gıcırtısı geceleri köyden bile duyulur.
   Kendi ellerinde bulunanın yanı sıra dağ köylerinden koyun gübresi getirtilir arabalarca. Beş altı dekarlık, dolaba yakın bir parsel gübreye doyurulur. Bu bölge sebzeye ayrılır. Gerek sebze parselinin etrafına, gerekse iki parsel halinde imar edilen diğer parsellerin etrafına her cinsten meyve ağaçları dikilir. Ağaçları sulayabilecek şekilde arklar açılır çepeçevre. 
   Meyve biraz arkadan gelir fakat bir sonraki yıldan itibaren köye ve çevre köylere sebze satılır bol bol.
   Hacı Ahmet'in askerlik çağı gelinceye kadar Cennet Bükü görünür olmuştur.
   Bunu gören Yukarı İzzetlerden Derviş ağa da yakındaki bir arazisine meyvelik yaptırmıştır.
   Derviş ağa da İbrahim ağa da ağaçların arasına birer ev yaptırırlar.
   Derviş ağa, oğlu İzzet'in hapse düşmesiyle sarsılmış, torunu Mehmet Ali'nin ölümüyle de işten elini ayağını çekmiştir. Emeklilik yaşamı kurmuştur kendisine.
   İbrahim ağa ise, bir yandan Hacı Ahmet'in askere gidişiyle bahçenin sahipsiz kalmamasını düşünürken, diğer yandan da bahçe havasının zayıf ciğerlerine yararlı olacağını ummaktadır.
   Üç yıl sonra Hacı Ahmet askerden döndüğünde, bahçesini umduğu kadar gelişmiş görememekten üzülmüştür. Ağabeyinin rahatsızlığını bildiği için üzüntüsünü dışa da vuramamıştır.
   İbrahim ağa, kardeşi Kazım'ın yavaş yavaş ayrı havalara girdiğinin, bahçenin bir bölgesini sahiplenir havada olduğunun farkındadır.
   Mallarını ayırmayı kendisi de düşünmektedir aslında. Köse Mehmet'in vefatıyla gelen miras da dikkate alındığında, kullanabildiği mülk kendisine yeterli geliri sağlamaktadır. İki kızının geleceğinden endişesi yoktur. Genç yaşında yaşadıkları, Galiçya, Sina çölleri, İngiliz esareti, esaretin hediyesi verem illeti onu erken olgunlaştırmış ve dünya malını gözü görmez olmuştur.
   Baba emaneti olan Hacı Ahmet'i hayırlısıyla everebilmek ve ayakları üzerinde duracak hale getirmek için dişini sıkmaktadır. Yaşı daha kırkını bulmadan yaşlı hissetmektedir kendisini.
   Babasıyla birlikte askere alındıklarında, Afyon garında vedalaşıp helalleşirlerken vasiyet etmiştir Eyüp ağa bu yöndeki beklentisini. "Bu gidişin dönüşü olmayabilir oğlum." demiştir. "Eğer ben dönemezsem, geride kalan bebeği, Hacı Ahmet'i yetiştir ve yurdunu yuvasını kur. Bu sana vasiyetimdir."
   İbrahim ağa babasının vasiyetini eğrisiyle doğrusuyla tutmuş görünüyor. Nereden mi biliyorum? Bu öykünün yazarının babası oluyor Hacı Ahmet. Yazarınızın adı da amcasının adından geliyor. Rahmetlinin ölümünden üç yıl sonra doğmuşum ve adımı sülalece İbrahim koymuşlar.
    


1 yorum: