4 Şubat 2017 Cumartesi

eyüp ağa - 3

 
5
Eyüp ağanın koyunu
   Arabamat (Arap Ahmet) kırında, Çorbacıoğlu sülalesinin her kolunun arazisi varmış. Bitişik olmaları da önceden bir bütün olan yüzlerce dekar araziyi işaret etmektedir.
   Her kolun payı varmış ancak ilk ıslanan ve son kuruyan arazi Eyüp ağanın payı olanmış. Bu bile aile içi sürtüşme belirtisi.
   Eyüp ağa tarlasından yeterince yararlanamıyormuş bu nedenle. Hatta en az yararlanan odur denebilir. Diğerlerinin ve çayın ortasında kaldığı için, zaman zaman 'öte basma beri bas' sürtüşmeleri de yaşanırmış.
  Hangi nedenleyse Eyüp ağa bu tarlayı elden çıkarmaya karar vermiş.
  Elli yıl sonra Küfü çayı kurutulduktan sonra, o bölgenin en değerlisi olacak arazisini elden çıkarırken, vereyim de ileride torunlarım birbirlerini yemesin dememiştir elbette. Çayın kurutulacağını hayal bile edemezdi çünkü.
  Yirmi yıl sonra bu arazi yüzünden bir cinayet işlenecek ve atmış yıl sonra birisinin intihar mı ettiği yoksa boğulup intihar süsü mü verildiği tartışılacaktır. Bunu da bilemezdi elbet.
   Sözün kısası, bu arazideki payının yarısını takas etmiş iki yüz başlık bir sürü koyun karşılığında. Tarlasını vermiş, çobanıyla ve köpeğiyle birlikte, iki yüz koyunu çekmiş getirmiş. O devirde bu alış veriş akla yatkın da görünüyormuş. Çünkü, toprak tarımı sadece aileyi ve hayvancılığı destekleyecek kadar yapılırmış; daha fazlası da dönemin olanakları kapsamında değilmiş. Dolayısıyla esas gelir hayvancılık üzerinden sağlanırmış. Eyüp ağanın tarlası çok, hayvanı azmış. Sökmen köyünden Kör Ömer Ağanınsa, hayvanı çok, tarlası azmış. Yani, her iki taraf da kendi azını çoğaltmış böylece.
  Eyüp ağanın birisi yeni doğmuş olan dört oğlu varmış. Kör Ömer ağanın da dört kızı... Geçmiş yıllardan süren arkadaşlıklarının hoşgörüsüne de sığınarak, Eyüp ağa, "Bu tarla eninde sonunda bize döner nasıl olsa, değil mi Ömer?" dermiş. (Eyüp ağa görememiş fakat bu şaka kısmen gerçekleşiyormuş neredeyse.)
   Kendi mevcudu ile birlikte, üç yüz başlık koca bir koyun sürüsü olmuş Eyüp ağanın fakat kader mürüvvetini göstermemiş bu güçlü girişimin. Daha yılını doldurmadan, Eyüp ağa ve oğlu İbrahim askere alınmışlar. Seferberlik yıllarıymış zira... Çobanları da askere alınanlar arasındaymış.
   İşlerin idaresi geride kalan, evli olan kızı Emine sayılmazsa,  on iki, yedi ve bir yaşlarında üç oğlan çocuğuna ve iki kadına kalmış. (Bebek oğlanın bir de kız ikizi varmış fakat yaşamamış.) İki kadın, çocuklarının anası Rahime ve henüz çocuksuz yeni hanım Ayşe imiş.
Bebek olan çocuk ise babam Hacı Ahmet'tir. (Hacılık hem doğuştan hem ibadetten geliyor.) Benim babam...
   Bekleneceği gibi, işler olması gerektiği gibi yürümüyormuş. Ne tarlalar ekilip yeterli yem ve saman üretilebilmiş ne de koyunlar yeterince gezdirilip otlatılabilmiş. Bütün yetişkin erkekler askere alındıklarından, çoban da bulunamıyormuş hizmetli de. Evin anası ve ele gelen çocukları yapabildiklerini yapmışlar fakat yeterli olmuyormuş.
   İnsanlar da perişanmış, hayvanlar da.
   Üreyen ve sağlıklı olan tek hayvan cinsi köpeklermiş. Ölen hayvanları yiye yiye semirmişler. Hatta bu gerçek sadece Eyüpler ailesi için değil, köyün tümü için geçerliymiş.
   Uzun seferberlik yıllarında köy tarımı ve hayvancılığı çökmüş. Koyunlar açlıktan ve kene baskınından kırılmışlar. Bakılamayıp salınanları ise kurtlar parçalamış ya da aç gezen insanlar.
   Sözlü tarih yılkıya salınmış onlarca attan söz eder.
   Açlıktan deliye dönen dombeyler (Mandalar) ahıra sokulamaz olmuşlar. Çalınma veya kurt saldırıları sonucu güdüp kollayacak durumda olmayan ailelerin elinde manda kalmamış birkaç yıl içinde. Sığırlar için de aynı şey söylenebilir. Veba ve bakımsızlık silip süpürmüş sığır neslini.
   Zaten kıt kanaat geçinen pek çok aile muhtaç duruma düşmüş, sürünmüş yarı aç yarı açık. Sırf çocukların karnı doysun diye yaşlı adamlara kuma giden nice taze gelinlerden söz ederdi yaşlılar.
   Eyüp ağanın askerden dönüşü olmamış. Hangi cephede ve nasıl yitirildiği de tam olarak bilinmiyor. Yemen cephesinde şehit düşmüş bir İbrahim oğlu Eyüp vardır fakat, o zamanki idari yapıya göre, Afyon sancağında başka bir İbrahim oğlu Eyüp bulunması da bir olasılık. Gene de aile onu Yemen şehidi olarak anmaktadır.
   Eyüp ağanın oğlu İbrahim yedi yıl sonra ve veremli olarak döndüğünde, iki koca öküz, üç beş koyun ve birkaç sığırdan başka hayvanları kalmadığını görmüş. Ayrıca, kardeşleri Ali ve Kazım'ı, İzzetlerde, Derviş ağanın kapısında, karın tokluğuna hizmet eder bulmuştur. İyimser bir bakışla, Derviş ağa, dünürü Eyüp'ün ailesine kol kanat germiştir de denebilir.
   Büyük oğlu İzzet'in (Eyüp'ün damadı) askere alınması dışında, Derviş ağanın mal varlığı seferberlik yıllarından pek etkilenmemişe benzer.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder