21 Şubat 2017 Salı

eyüp ağa -7

 
10
Mültezimin sonu
   Uzun gaybubetten dönen Eyüpoğlu İbrahim'i yıllarca bekleyen bir de nişanlısı vardır. Töre ve gönül gereği, ölüm haberi gelmediğine göre nişan geçerlidir; beklememek ayıptır, günahtır.
   Ve sonunda bekleyenler muratlarına ererler.
   İbrahim, babasının cepheden dönmemesi nedeniyle, ailenin ağası olmuştur zaten. İşleri toparladıktan sonra, Hanife'yi daha fazla bekletmeyeyim der ve Köse Mehmet ağaya uygun bir heyet gönderir. Düğün kararı alınır sonunda.
   Köse Mehmet köyün önde gelen varsıllarındandır. Onun da Çivril'de has dostları vardır. Kasaba tacirlerinden Ekselioğlu Hüseyin ile 'yedikleri içtikleri bir' nitelemesine uygun bir arkadaşlıkları vardır. Anlatacağım olay dahi, bu dostluğu bozmamıştır.
   Kasabadaki arkadaşları sayesinde, Köse Mehmet'in  geniş bir 'miri mülkü' üstüne tapulattığı da söylenir. Vebali söyleyenlerin boynuna... Halk bu, ağzı kese değil ki büzesin.
 
   Cumhuriyet döneminin hemen başlarında, muhtemelen onda bir vergisi uygulamasının son yıllarında, Ekselioğlu iltizam ihalesine girmeye karar verir. Kendi mal varlığı istenen teminat seviyesini karşılamaz. Bunun üzerine, arkadaşı Köse Mehmet ağaya baş vurur. Arkadaş arkadaşı kırmaz ve Köse Mehmet'in arazisi teminat gösterilir. İhale sonunda Ekselioğlu mültezim olur.
   Değişik şeyler söylenmesine rağmen, yaygın söylentiye göre, kem talih işte, o yıl da kıtlık yılıdır Allah'tan. Ekselioğlu yeterli ürün toplayamaz ve zarar eder. Köse Mehmet'in arazisinin önemli bir kısmı bu nedenle satışa çıkarılır. Söyleyenden söyleyene değişmekle birlikte, bu talihsizlik -yoksa saflık mı?- sonunda üç yüz dekar civarında arazi kaybeder Köse Mehmet ağa.
   Kader mi şeytan mı bilemem, bu arazi satışında da ortaya sık sık çıkan isim Şeyhler sülalesidir. Şeyhin kendi varlığı ve müritleri gözündeki itibarı, kısa sürede gereken nakdi toplamaya fazlasıyla yetmiştir. Satışa çıkan  Köse Mehmet arazisinin çoğunu şeyhin adamları almıştır.
   İbrahim ağanın - ona da ağa denmektedir artık Çivril eşrafı arasında- dolaylı bir merhabası vardır icra memuruyla. Bir gün karşılaşırlar Çivril çarşısında. "Senin kaynatanın şimdiye kadarki satılan mülkü, borcu kapattı aslında. İhtiyaten bükün de satışına karar verildi. Bu nedenle de ucuza satışa çıkarılacak. Gücün varsa kaçırma." der. İbrahim ağa da fırsatı kaçırmaz. Takastan kalan arabamat arazisini gene kör Ömer ağaya, başka bir parseli başka bir ağaya satar ve bükü satın alır.

   Bük, nehir kenarı sulanabilir arazi demektir. Genellikle menderesin büküldüğü yerlerdir bük denilen araziler.
   İbrahim ağanın planları vardır bu arazi ile ilgili; sulanması gereken ürünler, yani sebze ve meyve yetiştirmek... Hem de ticari seviyede...

   Bu yıllara gelinceye kadar, yaramazlıklarından ve kaytarıcılığından bıktığı kardeşi  Ali'yi mal ve kazanç ortaklığından ayırmıştır.
   Verem illetinin hediyesi olan nefes darlığı nedeniyle güç gerektiren işlere girememektedir. Köyde açtığı bakkal dükkanını idare eder. Diğer kardeşi Kazım ve henüz on beşindeki baba emaneti kardeşi Hacı Ahmet (babam, doğuştan hacı) ile yürütülen tarımsal çalışmaları da o yönetir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder