19 Ağustos 2016 Cuma

DİKENLİ BİR SAVUNMA SANAYİİ HİKAYESİ-3

 
DİKEN TEMİZLİĞİ
   Yakın dönemden sözederken, insan tam objektif olamıyor. Arada bir dönüp bakmak gerekiyor. Dikenli bir alanda gezinirken arada bir durup diken temizliği yapmak gibi.
   Örneğin birinci bölümde, yirmi yıl süren mutlu beraberlikten söz etmiştim. Bu doğruydu ancak bu ortam sürerken geleceğini kurma hayalinde 'ergenler' de vardı. Modern silahlar edinmek güzeldi ancak kullanımı ve idamesi daha bilgili personel ve daha donanımlı bakım örgütlenmesi gerekiyordu. Sadece hava kuvvetleri değil, tüm kuvvetler bunun farkındaydı. Devleti bu açıdan önlem almaya ikna etme çabasında oldular.
   İlk planda, bu teknik meseleleri kavrayıp kucaklayabilecek personel ele alındı. 
   Her üç kuvvet, tahmin edebildikleri alanlarda yetiştirilmek üzere, subaylar arasından seçtikleri bir kısmını ABD üniversitelerine mühendislik tahsiline gönderdiler. Teşvik için lisansa bir yıl, yüksek lisansa iki yıl erken terfi ödülü koydular. (Yasa sadece ABD'de tahsil görenleri kapsamaktaydı nedense.) Primli maaş yasalaştı; albay maaşı bazında, mühendise %55, yüksek mühendise %65 meslek primi verildi. (Bu cazip durumun askeri öğrenci olma kararımda etkisi yoktu fakat öğrencilik döneminde bol para hayali kurmama engel yoktu. Ben daha öğrenciyken, ordu içi dengeler nedeniyle kırpıldı teşvikler.)
   Belki aşırıya kaçıldı amma önemseniyordu belli ki.
  Sonuçta, 1960 başlarında önemli sayıda subay ABD'ye mühendislik eğitimine gitti. Gidenlerden bir kısmı, tazminatı göze alıp geri gelmedi. Bir kısmı en kısa zamanda istifa edip geri gitti veya Türkiye'de başka sektörlere veya akademik hayata kaydılar. Gelip görev alanlar da geçen sürede kıdemlendikleri için orta kademe yönetici olarak işe başladılar.
   Projenin semeresinin umulan kadar olmadığı kanısındayım.

   Tekrar Hollanda bağlantılı test tezgahı projesine dönünce...
   Hollanda devleti fakir bir devlet değildi. ABD ile ilişkilerinde sorun yoktu. Test tezgahlarını rahatlıkla ABD'den temin edebilirlerdi. Sorulması gereken soru, neden geçmişinde bu sahada ürünü olmayan bir şirkete bu işi vermişlerdi sorusudur.
   Verolme Elektra adlı bu şirket, gemilere kontrol ve kumanda sistemleri tasarlayıp uygulayan bir şirketti. Enstrümantasyon ve bunların entegrasyonu alanındaki deneyimleri test tezgahlarıyla örtüşen bir özellikti fakat gerekenin hepsi bundan ibaret değildi. 
   Değerlendirmem şudur ki, Hollanda'nın proje satınalma kavramı yerleşmiş bir devlet olması ve finans yönetimi konusundaki şöhretleri onlara bu kararı aldırdı. Hollanda'nın bir sanayi ve ticaret ülkesi oluşu da önemli bu hususta. (Örneğin Foker,)
   Bu satırların yazarı o günlerde mesleğinde çaylaktı ve değindiğim gelişmelerden henüz haberli değildi. İkide bir yüksek lisans çalışmasının durumu soruluyordu. Bunun Eskişehir yolunun hazırlığı olduğunu dahi anlamadı. Rahat bir havada, derslerini verdiğini ve tezini yazmakta olduğunu söylüyordu.
   Test tezgahı projesinin yoluna girdiği ve proje için personel planlandığı bir zamanmış oysa. İster misin denmeden atamam çıktı Eskişehir'e.

1 yorum: