3 Ağustos 2016 Çarşamba

AKLIMA GELDİ -12 : Mutluluk üzerine


MUTLULUĞU ÖLÇEBİLİR MİSİN ABİDİN?
   Abidin'den yanıt yerine soru geldi:
   "Hayrola! Mutluluğu yönetmek mi istiyorsun?"
   Yaşam bilimci veya davranış bilimci olmadığımı, bu konuyu, kendimi de tartarak, öğrenmeye çalıştığımı belirttim ve "Keşke mümkün olsa." dedim. " 'Cesur Yeni Dünya' romanında yazarın 'somo' adını verdiği mutluluk hapıyla yönetiliyordu ada toplumunun mutluluğu."
   "Allah göstermesin!" diye tepki geldi. Mutluluğu yöneten mutsuzluğu da yönetebilirmiş. Mutluluğu ölçmek aynı zamanda mutsuzluğu ölçmekmiş. "Ölçmek de" diyor Abidin "yönetmeye başlamaktır."
   Böyle bir niyetimin olmadığına güç bela ikna edebildim. Şöyle devam etti Abidin:
 
  Üç önemli nedenle mutluluk ölçülemezmiş.
 
   Bunlardan birincisi beden zaman çelişkisi: Her ne kadar insanın tarımı keşfetmesi on bin yıl öncelere dayansa da  bin yıl önce, Dünya nüfusunun önemli kısmı avcı-toplayıcı olarak yaşıyordu. Yer küredeki insan tarihi yanında, bu birkaç bin yıl kısa bir süredir. Bu nedenle insanlar avcı toplayıcı genlerinin etkisindedir hala. Avcı-toplayıcı refleksleri ile bilim üstü çağları yaşamak zorunda olan insanın soyut dünyası somut gerçeklerle çelişiyor. Doğal yaşamamaktan dolayı, gelişmelere ayak uydurma çabası içinde ve çoğu zaman gelişmelere yetişememenin hüsranıyla sürekli gergin, yaşamla uyumsuz yaşamaktadır. 
  
   ikincisi, insanın irrasyonel bir varlık olmasıdır. İnsan davranışları, yapılan genellemelere rağmen ölçülebilir bir şey değildir. Duyguları ve bunlara karşı tepkileri matematik kesinlikle kestirilemez.

   Son olarak, mutluluk kişiseldir ve kişiler birbiriyle aynı olmadığı gibi, kişilerin mutluluğu da, en azından ortaya koyduğu belirtiler dikkate alınırsa, farklı olacaktır. Belki ihtiyaçlar hiyerarşisindeki (Maslow) üst katmanların tatminiyle sağlanan mutluluk, alt katmanlarınkine göre daha belirgin ve kapsamlı olabilir. Bu genel kabulün, her zaman ve her koşulda böyle olacağını iddia etmek de mümkün olmaz ayrıca.

   Bilinmezlerin bu kadar çok olduğu mutluluk gibi bir soyut kavram ölçülemez. Örneğin, ağlayan bir kadın görseniz ilk akla gelen üzgün olduğudur. Oysa insan mutluluktan da ağlayabilir.
   Yaşam kimyası bilginlerine göre, insanı mücadeleye yönlendiren adrenalinin gerdiği bedeni ve zihni, sonuç alındıktan sonra (hedef ürün alındıktan veya tehlike atlatıldıktan sonra) serotonin ile gevşetme süreci çalışıyor. (Tam avcı-toplayıcıya göre) Ancak, bu sürecin süresi ve şiddeti, adamdan adama ve günden güne değişebiliyor.
   Yaşam bilimciler de diyor ki beyin her algıdan sonra bir karar notu atar nöronlar arasına. Bu karar notundaki bilginin, zaman ve tekrarlanan duygularla değişmezliği kanıtlanınca karar cümlesi olarak yazılır, limbik sisteme geçirilmesine veya gen mutasyonuna kadar gider gerekirse. Modern çağlarda ise o kadar hızlı değişimler yaşanıyor ki bilgi notları sürekli değiştiklerinden yeni karar cümleleri yazılamıyor. Hala avcı-toplayıcı aşamasında yazılan karar cümleleri duruyor. Bu nedenle modern çağ insanı mutluluğu yakalama konusunda karasız, hedefsiz ve şaşkın.
   Toplum bilimciler de diyor ki modern çağlar çekirdek aile yapısını kırdı. Her ne kadar devletlerin sosyal güvenlik sistemleri çekirdek ailenin bir kısım işlevlerini üstlenmiş olsa da insanlardaki yalnızlık duygusu giderek artıyor. İnsanlar artık daha güvensiz ve daha depresif.
Peki ne yapayım Abidin dediğimde, "Mutlu olmak için haddini bil ve yaşamını anlamlı kıl." dedi. Peki nasıl dediğimde, "Şu anda senden daha anlamlı bir işim var. Sonra görüşürüz." dedi.
Haddimi bildirecek belli ki. Bekleyeceğiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder