17 Aralık 2015 Perşembe

ÖĞRETMENİM 18

Zor Yaz
Yaza başöğretmeni küstürerek girdim. Bundan endişem yok gene de. Çünkü, dede bu, sever ve affeder. Küslüğün sürdüğü de yok. En ateşli zamanında bile yatarken küsüyor, uyanınca unutuyorduk.
Her yaz olduğu gibi, bu yazın da okul kapandı, işler açıldı. Tatil diye bir kavram yok. Boş zamanı doğa belirliyor. Yağmur yağarsa tatildeyim örneğin. Yağışlar erken kesildiyse, sulama işleri erken başlıyor.
Sulamayla başlamadık işe o yıl. Toprak henüz susamadı belki; belki de babamın önceliği değişti. Babam denemeleri severdi. O yıl da patatesi denemeye karar vermiş, patates geleneksel ürünlerimizden olmadığı halde. Ürün çeşitlendirmesi aklına yatmış olmalı. Biri tutmazsa diğeri tutar yaklaşımı. Ayrıca, nakit girişini yaymaya da yarar. Bir de iş yükü ayarlaması var: Sulu tarım alanı, babamın aklındaki optimum dekar seviyesi civarında olmalı.
Patates ekimiyle açıldı sezon. Sürerek kabartılmış toprakta, özellikle birer saban izi atlanarak derinleştirilmiş  sulama karıklarının sırtı patates ekimi için hazırlandı. Geleneksel üreticiler bu işlerde makine kullanıyor olabilir fakat bizde hepsi el işiydi. Bol bol çapa ve kürek salladık.
Daha iki nefes almadan sulama başladı. Sulama başladı mı bitmek bilmez çünkü doyurucu yaz yağmuru pek düşmez bizim bölgeye. Pancar tarlası, yonca parseli ve patates tarlası arasında gidip geldik yaz boyunca. 
Bu koşturmaca arasında aylar geçiverdi. Okul zamanı yaklaşıyordu. Bizim yatılı sınavından da bir haber çıkmadı. Diğer yolları da kendim kapattığıma göre, Denizli'de gündüzlü olarak okumalıydım liseyi.
Liseye kayıt için Denizli'ye gittim. Orta okul girişinde olduğu gibi, liseye kayıtta da çıktı karşıma "veli" sorunu. Çivril'in Savran köyünden gelen bu genç, nereden ve nasıl bulurdu Denizli'de oturan veliyi.
Güzel bir rastlantı sonucu hiç tanımadığım bir yedek parça satıcısı bana veli oldu.
Çivril'den gelen traktör tamircisi ile Denizli'deki  parçacı, çaresizlikten ağlamaklı bir çocuğa yardım etmeyi seçtiler. İyilik denen şey bu işte: Karşılık beklemeksizin yardım.
Denizli'de ev kiralandı. balyalar hazırlandı. Elbiseler diktirildi, vs.
Ufak tefek birkaç ihtiyaç için Çivril'deydim. Bir Perşembe günüydü. Yaz tatilinin son perşembesi. Bir okul arkadaşı ile karşılaştım. Ayak üstü ileriden geriden konuştuk. Beni yoklamaktaymış oysa. Bir ara, "Sana bir müjdem var. Karşılığında bir tavuk isterim," dedi. Böylece parasız yatılı sınavını kazandığımı öğrendim.
Ertesi gün Denizli'deydim. Listeyi gördüm. İlgili müdür yardımcısına yönlendirildim kapı görevlisi tarafından. Böylece, statü gereği lise boyunca veli görevini de üstlenecek olan, pansiyondan sorumlu müdür yardımcısı Şakir Bey ile tanışmış oldum. 
İlk velim Muharrem Beyi ve beni ona yönlendiren Hüseyin Ağabeyi de unutmadım.
Lise yaşamımın başladığını hissettim o gün. Bu günlerde, o günlerden daha çok bilinirlik kazanan adıyla, Koca Mektepliydim artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder