BİR DIŞ YARDIM MASALI
Şimdi ne kadar değişti bilmiyorum ancak Afganistan'da siyasete ve ekonomiye yerel ve ulusal seçkinler egemendir ve bu egemenlik boğucu seviyededir. Bu nedenle, gelişmenin asgari şartlarından olan mülkiyet hakkı, hukuk sistemi, yargı sürecinin bağımsız ve tarafsız işlerliği ve güvenlik gibi konularda yokluk veya zayıflık bulunmaktadır. Sırf bu nedenler bile, ülkenin geri kalması ve toplumun geniş bir kesiminin yoksullaşması kaçınılmaz olmuştur. bir de SSCB'nin müdahalesi, iç savaş ve Taliban dönemi dikkate alınınca, Dünya ölçeğinde belirgin bir yoksulluğun pençesine düşmüştür Afganistan halkı.
Bu yazıda, ülkenin yeniden yapılandırılmasını siyaset bilimi uzmanlarına bırakıp, bu ülkenin öyküsü üzerinden, uzmanlara göre benzer projelerin tümünde geçerli olan, ibretlik bir gerçeği ele alacağız.
Ülkenin acil sorunlarını çözmek amacıyla çeşitli dış yardım projeleri başlatılmıştır. Bunlardan birisi de iç savaşın tahrip ettiği kırsal bölgelerde konutları iyileştirme projesidir. Bu çok milyon dolar bütçeli bu proje şöyle gelişmiştir iddialara göre:
- Oluşturulan fonun yüzde yirmisi, Birleşmiş Milletlerin (UN) Cenevre'deki ofisinin giderleri için ayrılmıştır.
- Birleşmiş Milletlerin görevlendirdiği Brüksel'deki sivil toplu kuruluşu (STK) için ayrıca yüzde yirmi ayrılmıştır.
- Kalan yüzde atmıştan, Yardım örgütlenmesini alt katmanları için yaklaşık yüzde otuz altı da ayrılınca, kalan yüzde yirmi dört yerinde uygulamaya ulaşabilmiştir. Uzmanların iddiasına göre, bu yüzde, dünyamızdaki benzer programlarınkine göre çok başarılı bir sonuçmuş.
Kısaca, kalan fon ile yapılanlar şunlar: Batı İran'dan tomruk satın alınır. Tomruklar, o anda hükümet mensubu olan İsmail Ağahan'a ait nakliye şirketi tarafından Afganistan'a taşınır. Petrol fiyatındaki yükselişin sonucu ve yağmaya karşı güvenlik masrafları da eklenince, nakliye bedeli ödendikten sonra fon bitmiş. Bu nedenle, tomruklar biçilmeden köylere indirilmiş.
Sonra ne olmuş diyorsanız, tomrukları biçtirme imkanı olmayan köylüler, tomrukları yağmalamış ve balta ile parçalayarak yakmışlardır. Korunaklı barınakların vereceği sıcaklık yerine, "dış yardım odun" ile ısınmışlar bir süre.
Elden gelen öğün olmaz, olsa da zamanında gelmez.
Sonra ne olmuş diyorsanız, tomrukları biçtirme imkanı olmayan köylüler, tomrukları yağmalamış ve balta ile parçalayarak yakmışlardır. Korunaklı barınakların vereceği sıcaklık yerine, "dış yardım odun" ile ısınmışlar bir süre.
Elden gelen öğün olmaz, olsa da zamanında gelmez.
Çok başarılı bir çalışma . Bizdeki benzeri ne mi diye sorarsan : Köylü ürettiği,domatesi, şeftaliyi halcinin gönderdiği kasalara dizer. Halci kasaları hale götürür. Haftasına üretici , parasını almak için hale gider. Halciden aldığı cevap ;alıcı çıkmadı, çürüyen ürünü , falanca dereye döktüm. Şu kadar dökme masrafı karşılığı borcun şu.. Bu söylediğim uyduruk bir hikaye değil. Şeftali üreticisi rahmetli kayınpederim Cemalettin Tosun'un hayatında bir çok kez yaşadığı bir dramdır...
YanıtlaSil