KOCA MEKTEP
Daha önce, bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir kişinin velayetinde Denizli Lisesi'ne kayıt yaptırdığımdan söz etmiştim. Koca Mektepli olmuştum kağıt üstünde.
Parasız yatılılık bu durumu değiştirmedi. Denizli Lisesi'nde parasız yatılı olacaktım.
Parasız yatılılardan sorumlu müdür yardımcısı Şakir bey hazırlamam gereken belgeleri belirtti. Bir cuma günüydü ve gelen pazartesi günü okul açılıyordu. Yeni duruma göre hazırlıklar için köye döndüm.
Parasız yatılılardan sorumlu müdür yardımcısı Şakir bey hazırlamam gereken belgeleri belirtti. Bir cuma günüydü ve gelen pazartesi günü okul açılıyordu. Yeni duruma göre hazırlıklar için köye döndüm.
Dayanamayacağım, hemen belirtmeliyim: Bu "parasız yatılı" nitelemesini hiç sevmedim oldum olası. Çok kaba hatta aşağılayıcı bulmuşumdur, eski dildeki "leyli meccani" nitelemesini bile daha sıcak bulacak kadar...
Pazar günü babamla birlikte Denizli'ye gelip Bayram Yeri meydanına bakan bir otele yerleştik. Bunu anımsayabilmemin nedeni, o akşam ve ertesi sabah, otelin balkonundan yakın ve uzak tabelalara bakarak kendimi göz muayenesinden geçirdiğimi anımsamamdır.
Ne ara noter işini hallettik hatırlamıyorum. Heyet raporu için hastaneye kaydımızı yaptırdıktan sonra babam köye döndü.
Heyet raporu için kurul toplantısı salı günüydü sanırım. Benim gibi birkaç kişi daha vardı. Değişik uzmanlık sahalarının koridorlarında veya kapı önlerinde, onların çoğuyla karşılaştık ve tanıştık. Böylece, tanıştığım ilk yatılılık arkadaşım Mustafa Akkaya oldu. Tanıştığım ilk veli de Mustafa'nın babası Kamil Amca oldu. ( Hastane koridorlarında gerilen benim gibileri gülümsetmeyi başarmıştı kendine has nükteleriyle Kamil Amca. Rahmetle anıyorum. )
Çarşamba günü elimde belgelerim ve valizimle Şakir Bey'in karşısına dikildim. Bir önceki karşılaşmamıza göre daha ciddi bir havası vardı. Ne de olsa lise boyunca onun gözetiminde olacaktım. Önce kaydım yenilendi. Artık velim Muharrem Bey değil Şakir Bey'di. Önceki kaydıma göre verildiğim öğlenci sınıftan yatılıların toplandığı bir sabahçı sınıfa alındığım bildirildi. İyi dileklerle pansiyona gönderildim. ( Paralı ve parasız yatılıların barındırıldığı bağımsız bina vardı lisenin bahçesinde ve adı pansiyondu.)
Pansiyonun kapısına yaklaşırken birisini fark ettim. Karşıda, inşaat hafriyatı sonucu yığılmış toprakların üzerinde oynayan çocuğu gözlüyordu. Belli ki onun annesiydi. O da beni fark etti. "Sen de mi yatılıya geldin evladım?" dedi elimdeki valize bakarak. Ben olumlu yanıt verince oğlunu çağırdı benimle tanıştırmak için. Önce ismini öğrendiğim ve kendisinden önce gözlerini gördüğüm arkadaşım Ali Kamil Yürekli idi.
Pansiyona yerleştikten sonra, ara bir günde ve ara bir saatte derse başlamak için koridorda beklemeye başladım. Teneffüs zili çaldığında, yeni sınıf arkadaşlarımın çıkışını seyrederken, Çivril'den arkadaşım Ahmet Bay geldi yanıma. Yoklamalardan biliyormuş benim o sınıfa verildiğimi. Yanını boş tutmuş benim için.
Girdiğim ilk ders coğrafya idi. Ahmet beni önceden uyardı öğretmenle ilgili. Zorlanacaksın amma sakın gülme dedi. Uyarısında haklıymış. Koca Mektepliler anladı zaten. Lisede ilk karşılaştığım öğretmen Nazmi Kuzpınar'dı, takma adıyla Poyraz Osman.
Bir sonrakinde Nazmi beyi anmayı sürdürmek üzere...
Pansiyona yerleştikten sonra, ara bir günde ve ara bir saatte derse başlamak için koridorda beklemeye başladım. Teneffüs zili çaldığında, yeni sınıf arkadaşlarımın çıkışını seyrederken, Çivril'den arkadaşım Ahmet Bay geldi yanıma. Yoklamalardan biliyormuş benim o sınıfa verildiğimi. Yanını boş tutmuş benim için.
Girdiğim ilk ders coğrafya idi. Ahmet beni önceden uyardı öğretmenle ilgili. Zorlanacaksın amma sakın gülme dedi. Uyarısında haklıymış. Koca Mektepliler anladı zaten. Lisede ilk karşılaştığım öğretmen Nazmi Kuzpınar'dı, takma adıyla Poyraz Osman.
Bir sonrakinde Nazmi beyi anmayı sürdürmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder