29 Temmuz 2016 Cuma

AKLIMA GELDİ - 10: Mutluluk Üzerine

 
MUTLULUK NEDİR ABİDİN?
   Son birkaç haftada yaşadıklarımdan - ve onunla sınırlı kalmadan - aklıma geldi: Üzülecek şeyler de vardı fakat ben mutluydum. Bunu saptayınca, önce kendime sordum Abidin. Bir de sana sorayım:
   Mutluluk nedir Abidin?

   Altı aylık, 'agucuk' çağında bir bebek nelerden mutlu olur? İlk akla gelen şey, fiziksel gereksinimlerinin karşılanması ve gene, fiziksel rahatsızlık veren değişimlerin ortadan kaldırılması olur. Açık bir ifadeyle, karnının doyması, varsa gazının alınması, altının temizlenmesi ve ana rahmindeyken alıştığı sıcak (güvenli) ortamın sağlanmasıdır bunlar.
   İşte bir mutluluk formülü. En temel mutlandırıcılar da bunlar olmalı her yaşta: Temel ihtiyaçların karşılanması ve güvenlik duygusu.
   Büyük olasılıkla, beş yüzüncü göbekten dedem, Orta Asya bozkırlarında tavşan oklarken, bir taraftan beslenme gereksinimini düşünüyor, diğer taraftan da, bir ayı saldırısına karşı etrafı kolaçan ediyordu. Güvenlik içinde, yağlı bir tavşan avladığında kendisini iyi hissederdi. İşte bir mutluluk formülü daha. Öyle bir formül ki günümüze taşıması imkansız. 
   Onun, o günkü mutluluk kaynakları, bebeğinki gibi basitçe dile getirilebilir bir çaptaydı.
   Onun beş yüzüncü göbekten torunu olan benim için durum öyle mi? Keşke öyle olsa. Beklentiler arttı ve çeşitlendi. Bunlardan birisi karşılanıp mutlu olurken insan, olasıdır ki onlarca karşılanmamış beklenti resmi geçit yapar zihninde, mutlu olamazsın diye marşlar söyler.
   Kabul. Biraz karamsar oldu ancak, gerçek gerçektir. Ancak ben gene de mutluyum.
   Telaşlanmaya da gerek yok. Her dürtü, herkesi aynı yönde ve aynı şiddette etkilemiyor. Örneğin 'agucuk' çağındaki bebeğe dönersek yeniden, karnı tok, sırtı pek ve güvenlik duygusu tatminkar olan her bebeğin aynı mutluluk 'agularını' sergilemediğini görürüz..
   Bünyesine bağlanmış üç düğmenin aynı anda basılı olmasıyla, pili bitene kadar kahkaha atan yapma bebek yok karşımızda...
   İnsanoğlunun bebeği, dış koşullar özdeş bile olsa, tepkisi, bırakın özdeş olmayı, benzer bile olmayabilir. Ancak istatistikler ile ortalama davranışlar beklenebilir.
   Bu durum yetişkin günümüz insanı için de geçerli değil mi?
   Varsıl bir adamın eşiyle veya bir arkadaşıyla birlikte, iyi bir restoranda bir akşam yemeğinde, sınırlı bir mutluluk yaşadığı için ödediği para, bir kağıt toplayıcıya sayısal loto ikramiyesi olarak çıksa, hangisi daha mutlu olurdu? Kağıt toplayıcının mutluluğu daha coşkulu ve uzun süreli olur diyebiliriz fakat bu kesin böyledir demek de mümkün değil.
   Dedemin babası ilk demir dingilli kağnısını aldığında, muhteşem öküzlerini de dikkate alarak, Bentley süren bir asilzade gibi mutlu olmuştur. Babamın hayali ise eşkin atlar ve Afyon işi bir arabadır. Gül ve diğer çiçeklerin desenleri ile süslenmiş boyalı bir araba... On dakika önceden duyulur ve tanınırdı. Kendine has sesi kaybolmasın diye sık sık temizlenen çalparalar... Elde etmiş de bunları. Atlar zamanla değişmiş ancak arabayı hatırlıyorum. Arabasıyla gurur duyardı babam. Ben de... Köy düğünlerine giden genç yakınlarımız, babamın arabasıyla ve atlarıyla hava basmak isterlerdi. Sürekli tazelenen bir mutluluk.
   Hal bu iken, anam bir değil iki araba kurarmış, gelecekte bir güne: İki oğlu var. Her birine bir tane ve eve gelişte, koca kapı önünde kavuşulduğunda her nasılsa, kurban kesilecek. Anamın bu hayali hiç gerçekleşmedi. Bundan mutsuz olmadı çünkü oğullarının hayalleri daha çekiciydi. Çiftçiliği değil okumayı seçmişlerdi. Bundan mutlu olmayacak ana, özellikle çiftçi ana var mıdır?
   Mutlulukla hüsran takas edilebilir mi Abidin? Anam etti,  yaşayamadığı hayalin hüsranıyla yaşadığı gerçeğin mutluluğunu takas etti ve epeyce  bir mutluluk kaldı kendisine.
   Hüsranla mutluluk aynı anda yaşanabilir mi? Yaşanıyor. Dedem yaşadı: İlk torununun doğumu muştulandığında çok mutlu olmuş. Kız torun olduğunu öğrenince de "Keşke oğlan olsaydı da okutsaydım." demiş. İki zıt duyguyu iç içe yaşamak değil mi bu? Evet öyle! Ancak, insanın güzel bir huyu var: (Genellikle demeliydim.) Kendisine kötü gelen şeyi hızla geçiştirmek, iyi gelen şeyi de uzatarak tadını çıkarmak. Eminim dedem de öyle yapmıştır.
   Bir sonraki yazımda mutluluğu ölçmeni isteyeceğim senden, Abidin. Sana beş gün süre... İyi hazırlan.
   

1 yorum:

  1. Abidin ile Abraham'ın (Maslow) tanuşmış olmasını umut ederek...
    ...en azından insalık tarihi boyunca değilmeyen merdivenin üzerinde :)

    YanıtlaSil