22 Temmuz 2016 Cuma

UÇAK - 9

 
SONUÇ
 
   Bu tür yazılarda sonlandırmak başlamaktan zordur. Ayrıca, her sav ve bulgu tartışılabilir.(Biraz da tartışılsın istiyorum.)
   Bir anımla başlamak istiyorum sonuca giderken.
   1980 yılına yaklaşırken, özel bir nedenle yaklaşık üç haftada bir köye gittiğim bir dönemde, bir büyüğüm yeni aldığı tırpanın üstündeki yabancı dildeki yazıyı gösterdi ve "Komutan, ne yazıyor burada?" dedi. Avusturya'da yapılmış dövme çelik bir tırpan demek olduğunu söyledim. Bana renksiz gelen bir 'ha' ile kapatmıştı konuyu.
   Bir diğer gidişimde, 'kendi uçağını kendin yap' konusunu açtı. "Uçağımızı tamamen yerli yaparsak, kimse bize ambargo koyamaz, değil mi?" dedi.
   Kendi içimdeki ve onun içindeki hevesi söndürmemeye özen göstererek yanıtlamak istiyordum fakat 'tamamen' diye vurgulamasını da yanıtsız bırakmak istemiyordum.
   "Biz bir savaş uçağını tamamen yerli yapabilsek ambargo diye bir korkumuz olmazdı. Çünkü böyle bir ülkeye, uçak yapmasa bile, kimse ambargo koymayı düşünemezdi. " dedim.
   Tırpan ile ilgili bilgiyi yazmıştı kafaya. "Demek ki önce tırpan." dedi.
   'Önce tırpan' sözünün haklı yanı var. Biçerdöver veya traktör bir yana, tırpanın üretilmediği ülkede uçak yapmak, hem de tamamen! Akla aykırı.
   Bu 'tamamen' sözü de açmazlar taşıyor içinde. Adını anımsayamadığım birisi, " Sıfırdan elmalı turta yapmak, evreni yeniden kurmaktır." demişti. Yakın gelecekte elmalı turta elde etmek için elma almalısınız. Çok sevdiğiniz elmalı turta için, elma tedarikinde bir risk hissediyorsanız, 'sıfırdanı' bırakıp, bilinen bir elma cinsinin fidanını elde etmek - ve arada elmasız kalmamanın yollarını da kollayarak - en kısa sürede elma ağacınızı yetiştirmelisiniz. Bu arada, elma peşinde koşarken buğdayı ihmal ederseniz, turtadan önce ekmekten mahrum olursunuz.
  
   Mesele onun dediği kadar düz olmasa da bu sözde gene de bir öz vardı: Bağımsız (veya ona yakın) bir savaş uçağı yapımı güçlü ve bağımsız bir ekonomi ile mümkündür ancak. 
   Aksi halde, dış yaptırımlardan korunmak için, ekonomiyi zorlayarak girişilse bile, biçim ve kapsamı farklı başka yaptırımlar da olabilir. Yaptırımın adı illa ambargo olmak zorunda da değil. Lisanslarla, yurt içinde üretilemeyen malzeme veya sistemlerle bağımlı bir üretim, hele bir de finansal bağımlılığı olan bir ülkede, yaptırımdan kurtulmuş sayılabilir mi?
   Bağımsız ekonomi önemli çünkü ekonomisi bağımsız olmayan bir ülkenin bağımsız siyaseti de olamaz. Savunma sanayiinin siyasetle iç içeliğini tekrar vurgulamakta yarar var.
   Küresel koşullarda tamamen bağımsız ekonomi olabilir mi? Bu  da tartışılabilir. Ekonomik yapıyı belirleyen siyaset (Gene siyaset(!)) ülke ekonomisinin ne oranda küresel ağa bırakılacağına iyi karar vermelidir. 
   Güçlü ekonomi derken de finansal, bilimsel, teknolojik ve yönetsel etkinlikten ve üretkenlikten söz etmek istedim.
   NATO'nun havacılık araştırma ve geliştirmelerinde istişare heyeti sayılabilecek AGARD'ın İtki (Propulsion) paneline katıldığım yıllarda, tartışılan konular hep içimi kanatmıştır. Bu kanamanın nedeni, araştırma ve geliştirmede 'bir hiç' seviyesinde olduğumuzu görmemdi. Orada örneğin, türbin sıcaklığını beş on derece daha yükseltecek malzeme seçenekleri ve araştırmalar tartışılırken, biz konuya çok uzaktık. O kadar uzaktık ki o panellere katılmamızı bile NATO finansmanı sağlıyordu; kurumlarımızın bütçesine giremiyordu bile.
   Bunu şunun için yazdım: Bilim ve ARGE tabanı olmayan bir ülke, bu alanlarda başat hedeflere soyunamaz.
   Hep bardağın dolu tarafından söz ederek güllük gülistanlık bir hava yaratanların yanında bardağın boş tarafından söz edene de ihtiyaç var. Üstelik öyle bir bardak ki siz doluluğu bir parmak yükseltirken o iki parmak derinleşiyor.
   Bu meselede duygulara yer yok. Akıl (yani hesap) ve vizyon önde olmalıdır.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder