ÇALIŞKAN ÇOCUK
Sıra arkadaşım bir süredir teneffüse çıkmıyordu. Çalışkan çocuk; bir sonraki derse hazırlanıyor diyorlardı fark eden arkadaşlar. Bu doğruydu aslında fakat çıkmayışın nedeni bu değildi. Teneffüse çıkmamakla kalmıyor paydosta sınıftan en son ayrılan da o oluyordu. Ben gerçeği anladım fakat anladığımı ona hissettirmiyordum.
Devirler zor devirdi. Gaddar devirdi. Hatta içinde yaşadığımız günlere ters düşen günlerdi. Elli, elli beş yıl öncesinden söz ediyorum. Şimdi var olanların önemli bir kısmı o zamanlar yoktu. Bir kısmı da şimdiye göre tam aksi bir şekilde yapılıyordu.
Örneğin; bu günlerde ders yılı başında nasıl hazırlık yapılır: Gidilir ve ayakkabı dükkanından ayakkabı alınır. İstersen, giy de git. Bir hazır giyim mağazasından elbise seçilir, bir kaç küçük tadilat sonunda aynı gün giyebilirsin. O devirde ise ayakkabıcıya ayak ölçünü çizdirirdin ve iş durumuna göre, bir zaman sonra ayakkabını yaparlardı. Elbise için de terziye ölçü aldırılırdı. Terzinin belirlediği miktarda kumaşı ve diğer malzemeyi manifatura dükkanından alıp terziye teslim ederdin. Terzinin belirlediği günlerde bir veya iki kez provaya giderdin. Birkaç hafta sonra, güle güle giy. Üstünde paralansın.
Konfeksiyon elbise ve hazır ayakkabı yok muydu? Vardı ancak pahalıydı ve Anadolu'ya tam yayılmamıştı.
Konfeksiyon elbise ve hazır ayakkabı yok muydu? Vardı ancak pahalıydı ve Anadolu'ya tam yayılmamıştı.
Şimdilerde, sıradan insan hazır giyimden ve ayakkabıdan ihtiyacını karşılar. Bütçesine göre, cins cins, kalite kalite. Özel yapım elbiseye ve ayakkabıya kim yönelir? Özel mazereti olanlar dışında, varsıl insanlar. Yukarıda değindiğim zıtlık burada işte. O zamanlarda ise hazırdan giyinenler varsıllardı. Orta tabaka ve yoksullar terzi işi giyerlerdi.
Şunu da belirteyim. O zamanlar elbise ve ayakkabılar onarılırdı da. Konu dağılmasın diye elbise onarımının ayrıntılarına girmeyeceğim fakat ayakkabı tamirinden biraz bahsetmek gerekli. O zamanlar ayakkabıların tabanı köseleden olurdu. Ayakkabı tabanı çabuk yıprandığı için taban yenilenirdi. Buna 'pençeleme' denirdi.
Gelelim arkadaşımın teneffüse çıkmayışına. Gerçeği ben de tesadüfen gördüm. Yere düşen silgimi almak için eğildiğimde, ayağındaki ayakkabının büyüklüğünü gördüm. Biz de aynı toprakların çocuğu olduğumuzdan sorunu hemen anladım. Ayakkabıları onarıma verilmişti ve babasının ayakkabıları ile okula geliyordu. Yedek ayakkabısı yoktu anlaşılan. (Kimin vardı ki!)
Kasaba esnafını bilirim. Arkadaşın ayakkabısı veresiye onarılıyordu anlaşılan. Uzadıkça uzadı. Bir ay kadar sürdü bu durum.
Kasaba esnafını bilirim. Arkadaşın ayakkabısı veresiye onarılıyordu anlaşılan. Uzadıkça uzadı. Bir ay kadar sürdü bu durum.
Kasaba esnafının öğretim kalitesine katkısı bu. Arkadaşım daha bilgili ve ataktı o sıra, tahtaya kalkılması gereken haller dışında.
Sevgili Çorbacı,bu hikayenle hadi bakalım bundan da daha yoksulluk içeren bir hikaye yazabilecek misin der gibi beni kışkırtıyorsun. Bekle ve gör bakalım.
YanıtlaSil