25 Mayıs 2016 Çarşamba

YOĞURT SUYU - 3/5

 
PULLUK DEVRİ
   Karasabandan daha önce söz ettik. Karasaban ve öküz ayrılmaz ikiliydi asırlarca.
   Zamanla pulluk dönemine giriyordu Ovaköy. Göz açıp kapayınca olan bir değişiklik değildi bu. Aslında, köylerde ileri atılan her adım on yıllar alır, birkaç nesil eskitir. Son yıllarda, adımların biraz daha hızlandığını gözlemekten de mutluluk duyduğumu belirtmeliyim.
   Pulluk dönemi aynı zamanda at dönemidir. Pulluğu ve öküzü eşleştirmeye çalışanlar olsa da bu ikili tutmamıştır. Sonuçta pulluk-at ikilisi ayrılmaz olmuştur.
   Pulluk devrimi iki büyük yararı da beraber getirmiştir. (Kimisine göre zarardır bu.) Birincisi, ekilir arazi miktarı en az üçe katlanmıştır. İyi bir çift at ve sağlam bir çiftçi, günde dört dekarı sürebilir. İkincisi, pullukla sürülen tarla, toprak daha derin sürüldüğü için ve  sabanın yapısı gereği, toprak alt üst olduğu için tarıma daha uygun hale gelir. Gömülen organik kalıntılar  çürür ve toprağın mineral içeriğini geliştirilir. Ayrıca, daha çok su tutar ve bitkinin daha derine kök salmasına olanak sağlar.
   Toprak gelirinin beşe altıya katlanması demektir bütün bunlar. Her devrim bir düzeni yıkar veya zedeler. Pulluk devrimi de mera hayvancılığını olumsuz etkilemiştir. (Tamamen yıkmayı  traktör dönemine bırakmıştır.) Arazinin daha yoğun kullanımı, hayvancılık için gereken mera miktarını azaltmıştır. Buna bağlı olarak, kısmen de olsa evde besleme zorunlu hale gelmiştir. Bu da net kazanç kaybıdır elbette. Mera hayvancılığı görece azalmıştır.
   Karasaban döneminden pulluk dönemine geçiş için gereken on beş yirmi yılda başka önemli değişimler de olmuştur köyde: Öküz-karasaban ikilisiyle üç kişiyi meşgul eden arazi, at-pulluk ikilisi sayesinde bir kişi ile işlenebilir olunca, açığa çıkması kaçınılmaz olan iş gücü fazlası için yeni akış yolları açılması gerekmiştir. Yollar nedir: Yeni uygulamalara uyum göstermek, köy dışında iş aramak, yeni meslekler edinmek, öğrenim yoluyla dışa açılmak vd. Pulluk devrimi traktör dönemine evrilirken, bir yeni akış yolu daha açılmıştır: Almanya.
   Ayrıca, bu geçiş döneminde yetişen nesil, okur-yazardır çoğunlukla. Cumhuriyetin eğitim hamlesi ürün  vermektedir.  
   Bu yeni yollar servet kaymalarına neden olduğu gibi sosyal davranış değişimi de yaratmıştır. Zenginleşmenin ve refahın yeni yolları, kişiler arası ve nesiller arası ilişkileri değiştirmiştir. Kimse kimseye veli-nimet gözüyle bakmaz olmuştur. Genç nesillerde özgüven artışı görülmüştür. (Rahatsızlık verici seviyeye mi acaba?) Kazananlar daha çalışkan ve akıllı (akıl yoluna daha çok başvuran) olmuştur. 
   Öykümüzle ilişkili bir diğer tutum değişikliği de şudur: Tarımcı veya hayvancı ailelerdeki kadınların iş yükü ağırdır. Bunu bilen anneler, mümkün olursa  kızlarını okutarak - ne yazık ki bence gerekenden az sayıda- veya tarım dışı iş yürüten birisiyle evlendirerek onları bu iş yükünden kurtarmak isterler. Eskiden kız annelerinin gözde damatları, toprağı veya hayvanı çok olan (zengin) köylü damat iken, memur veya işçi olarak köyden çıkmış damatlar tercih edilir olmuştur. Yeni bir sosyal davranış kalıbıdır bu.
   Mehmet Ağanın karısı ve gelini de öyle düşünmektedir. Evlilik yaşına doğru gelişen bir kız vardır ailede ve o kurtarılmalıdır. Tercih memur damattır. Çok yüksek okumuşluk önemli değildir. Küçük bir memur da olsa, ağanın servetinden takviyelerle refah sağlanabilir.
   Bu düşünce uygun kulaklara da fısıldanır usulünce.
(Devam edecek)

2 yorum:

  1. Sevgili Çorbacı ,bu damat sen olacaksın galiba. Anlaşıldı vehbinin kerrakesi...

    YanıtlaSil
  2. Zorunlu haller dışında, öğretmenim dizisinden beri, otobiyografik yazmıyorum. insan istemese de öğünüyor gibi oluyor. Öykü, daha özgürce kurgulanabiliyor.
    Gene de okuyucu düşüncesinde özgürdür.

    YanıtlaSil