6 Mayıs 2016 Cuma

EVEL ZAMAN İÇİNDE

 
KÖY BAKKALI
(atmış üç yıl altı ay önce)
   Bizim gibiler için konduğunu sandığım taşa basarak dükkanın penceresine uzandım ve camı tıklattım. Güzel havalarda, bu pencere açık olurdu müşteriler için. Aralık ayında olduğumuzdan, kepenk açık fakat pencere kapalı oluyordu. Dükkana girilmeden bu pencere üzerinden alışveriş yapılırdı.
   Bakkal amca pencereyi aralayınca uzattım elimdeki iki yumurtayı. Aldı ve her birini ayrı ayrı salladı kulağına yaklaştırarak. "Tamam." dedi. Demek ki yumurtalar cılk değildi. "Ne istedin?" diye sordu. "Yoksa sen de mi 'yerli malı haftası' tedarikindesin?"
   Demek ki ben ilk değilmişim. Başımı salladım aynı zamanda 'hı hı' diyerek. "Tamam." dedi gülümseyerek. "Ben senin için, iki yumurtalık koyayım, karışığından, olur mu?"
   Benim istediğim de oydu. "Tamam amca." dedim.
   Gazeteden külahın içine biraz fıstık, biraz kuru üzüm, iki incir ve bir avuç leblebi koydu. Elime de bir lokum tutuşturdu. "Bu da benden." dedi. Amcam beni seviyor diye sevindim.
   Dükkan, iç içe iki küçük odadan ibaretti. Arka oda depo gibiydi sanırım. Boşalan ağda tenekesinin dolusu oradan getiriliyordu; gördüm birkaç kez. Dükkan kapısı bakkalın kendi avlusuna açık olduğundan dükkana müşteri girmez, alışveriş pencereden yapılırdı. Sadece bakkal amcanın iki oğlunu, İbrahim ve Hüseyin'i görürdüm içeride zaman zaman.  
   Muhtemelen geçmişte yediği şeker ve lokumların bedelini ödemekteydi İbrahim. Çok şeker yemekten, belki de 'hypoplacia' yüzünden çürüyen dişleri sızlıyordu şimdi onları yerken.
   Öte yandan, her iki avcuna birer lokum almadan çıkmazdı Hüseyin. Boyuna göre yüksekteki kasadan lokum avuçlamaya çalışırken, kasanın başına kapaklandığı anlatılır ve gülünürdü. Ben de imrenirdim bu gülünen kazaya.
   Kepenk kapalıysa dükkan kapalı demekti. Çoğu zaman öğleye kadar kapalı olurdu. Çünkü, bakkal aynı zamanda çiftçiydi. Çiftinde çubuğunda olurdu o zamana kadar. Bakkallık , Allah her birine uzun ömür versin, giderek kalabalıklaşan ailenin geleceği için ilave kazanç beklentisiyle açılmıştı.
   O zaman sekiz yaşında olan büyük kızlardan Ümmü 'nün, komşu çocuklarına leblebi ziyafeti vermesi gibi aksaklıklara rağmen, hatırlı birisi gelince boş dönmesin diye eve anahtar bırakıldığı da oluyordu.
   Hemen göze ilişen malzemeler, çay ve şeker, fıstık, leblebi, kuru üzüm ve incir, üzüm ağdası, sigara ve tütün, gaz yağı (kerozen), lamba camı ve fitili, sabun, vs. Anladığınız gibi, günümüze göre çok az türde ve çok sade ürünler bunlar. Kimisi de ancak antikacılarda bulunur artık şimdilerde.
   Kimyasal temizlik ürünleri yok. Elektriğe bağlı ürün yok. (Elektrik, bırakın köyü, ilçe merkezinde bile yok denecek kadar sınırlı.) Hiç bir plastik ürün yok. Paketli ürün çok az; onların da ambalajı ahşap ya da karton. Şişelenmiş içecek yok. Pet şişe yok. Alışveriş poşeti mi, o bilinmez bile.
   Bütün bunları, bir süper marketin bakkaliye reyonunda, şekerli ürünler raflarının önünde düşünüyorum.
   Bizden önceki binlerce nesil, birbirinden pek farklılaşmadan gelip geçmişler. Son yüz yılın insanı ise hızlı değişimler yaşadı, hem de pek çok alanda. Ne kadar şaşırtıcı!
   "İzninizle efendim." diyen genç bir sesle kendime geldim.
   "Özür dilerim. Buyur. Çok mu beklettim sizi." dedim.
   "Önemli değil. Kendi kendinize konuşur bir haliniz vardı da yanınızdan uzanıp bir paket çikolata almaya çekindim sanırım." dedi içten bir tavırla.
   "Tekrar özür dilerim. Geçmişini deşen bir ihtiyarı hoş görürsünüz umarım." dedim. Meraklı bir gençti muhatabım. İlgisi beni coşturduğu için, ona anlattım bunları, dede torun sıcaklığında. 

2 yorum:

  1. Bakıyorum hikayenin sonunda ihtiyarlığı kabul etmişsin . Ne ayıp , ne ayıp. İnsan ancak yataktan kalkamadığında, başkalarına muhtaç olduğunda ihtiyarlığı kabul etmeli bence. Sen kendine ihtiyar dersen, başkaları haydi haydi der. Senin o bakkal dükanının eşi bizim köyde de vardı!

    YanıtlaSil
  2. Ibrahim her oykun beni derinden etkiliyor.Seni al beni yerine koy oylesi hatiralar canlaniyor.Benzer bi dukkan bizdede vardi.O da ogleden sonra acardi cunku sabah ciftcilik yapilmaliydi.cesitlerde aniydi. iki biskui arasina koyulan lokum ile yapilan kistirma bize cok sahane gelirdi

    YanıtlaSil