Watergate Skandalının Öyküsünden Çıkardıklarım
1. Watergate büyük bir iş merkezinin adı. Demokrat Parti'nin başkanlık seçimlerini yürütmek için kurdukları ofisler için bu iş merkezinde yer kiralanmış. Çünkü ABD partilerinin tüzel kişilikleri olmadığı gibi, bizimkiler gibi dev parti merkezi binaları da yok. Seçimlerden beş altı ay önce, bizimkilerin semtlerde kurdukları seçim büroları benzeri yerler tutuyorlar ve seçimden sonra kapatıyorlar.
2. Watergate skandalının üstünü kapatma çabalarının karşısında en çok direnen gazete Washington Post gazetesidir. En öne çıkan gazeteci de Carl Bernstain'dir. O an iktidarda olan başkanın karıştığı bilgisini aldıkları olayları, bilgi kaynaklarını açıklamadan ısrarla ve cesaretle haberleştirmişlerdir. Beyaz Saray'dan gelen yalanlama dışında (ve belki örtülü tehditler dışında) yasal muamele görmemişler.
3. Yargıç Srica, watergate'e sızma olayını, yakalananların kabule hazır oldukları 'hırsızlık olayı' üzerine kurma kolaycılığına kapılmamış, büyük tezgahın faillerinin araştırılmasına yol açmıştır.
4. Özel savcı Cox, başkan tarafından yönlendirildiği sonradan anlaşılan CIA engellemesine ve beyaz saraydan aldığı tehdit mesajlarına rağmen olayla beyaz sarayın bağlantısını araştırmıştır.
5. Başkanın adalet bakanı özel savcı Cox'u görevden almaya istifa etmeyi dahi göze alarak yanaşmamıştır.
6. İstifa eden adalet bakanı yerine atanan adalet bakanı özel savcı Cox'u azletmiş fakat yerine atanan özel savcı da davayı sonuna kadar takip etmiştir.
Bunun olabilmesinin nedeni: ABD yasalarına göre, hükümet organlarında dile düşen yasa dışılık hallerinin soruşturulması, hükümet tarafından atanmış savcılara bırakılmaz. Politik ve menfaat ilişkileri olabileceği için adaletin yerine getirilemeyeceğinden endişe edilir. Bunun için, böylesi iddialar dillerde dolaşmaya başlayınca, sadece o işle ilgilenmek üzere özel savcı atanır, yetki ve imkan hazırlanır. Atanan özel savcı, sadece adalet bakanına veya parlamento kanatlarından birine rapor verir.
7. Bu olayın ayrıntılarını araştırırken dikkatimi çeken hususlar:
a. ABD yönetim sisteminde parlamento merkez organdır.
b. Başkan, kanunların layıkıyla uygulandığını izlemekle sorumludur.
c. Başkanın ayrıcalıkları ve yargı muafiyeti anayasal görev tanımıyla sınırlıdır.
d. Başkan bütün üst düzey atamalarında Senatoya danışmak ve senato çoğunluğunun mutabakatını almak zorundadır.
e. yürütmeyi yönlendirmek ve yönetmek için başkan icra emirleri (exacutive orders) yayınlar. (Biz bunlara kararname diyoruz.) İcra emirleri, anayasal yetkilendirmelere ve yasalara uygun olmak zorundadır. İcra emirleri federal mahkemelerce irdelenebilir ve yasama organınca yürürlükten kaldırılabilir.
f. En önemlisi, senatör ve temsilcilerin, politik gelecekleri bakımından, başkandan beklentileri ve çekinceleri yoktur. Sadece kendi bölgesindeki etkili çevrelere kulak verirler.
f. En önemlisi, senatör ve temsilcilerin, politik gelecekleri bakımından, başkandan beklentileri ve çekinceleri yoktur. Sadece kendi bölgesindeki etkili çevrelere kulak verirler.
ABD yönetim sistemini eleştiren amarikan düşünürler, başkanların giderek 'çarlaştıklarını' iddia ediyorlar. Başkanı istifa ettirebilen bir düzen için söylüyorlar bunu.
Bu çalışma sırasında ulaştığım bilgilere göre, bize önerilen anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanına verilen yetkiler ve yasal ayrıcalıklar ABD başkanının hayli üzerinde. Öte yandan, çok zayıf olan denge denetleme kural ve organları ise 'Nixon rüyasında görse inanamazdı' seviyesinde.