ÖBÜR YANIM
Kavaklar kavaklar, Sarı Kavaklar derken, ana tarafımızın geçmişini anlattım o öyküde.
Ne de olsa X ve Y kromozomlarının muhabbeti ve rekabeti ile var olmuşuz. Onlar arasında barışçı bir denge gözetmek zorundayım. Bu nedenle, şimdi de baba tarafımıza değineceğim bilebildiğim kadarıyla.
Üniversite yıllarımın tamamına yakınında, Ankara'da, Cebeci semtinde, Tıp fakültesinin tam karşısında yer alan, Fakülte ve Yüksek Okullar Askeri Öğrenci Komutanlığında 'iaşe ve ibate' edildim. Tıpta okuyan askeri öğrencilerin ısrarla 'Askeri Tıbbiye' dedikleri bu yeri, Kara Kuvvetlerine bağlı olmasına rağmen, diğer kuvvetler adına yüksek tahsil yapanlar da yurt ediniyordu.
Her kuvvet, kendi mensubu öğrencileri, kendisinin atadığı 'sınıf subayları' ile kontrol ediyordu.
Havacıların sınıf subayı ile denizcilerin sınıf subayı aynı odayı paylaşıyordu.
Bir nedenle kendi sınıf subayımla görüştükten sonra, çıkmak üzere kapıya yöneldiğim sırada, "Denizlili misin yoksa Çorumlu mu ?" diye bir soru geldi arkadan. Sesin sahibi yeni atanan denizci subaydı. Adı da Saffet Çorbacıoğlu idi. Denizci arkadaşlarımdan duymuştum, ilahiyat okumuş bir öğretmen subaydı o.
Döndüm, Denizlili olduğumu belirtim ve sordum: "Soruş şekliniz ilginçti yüzbaşım?"
"Soyadın Çorbacıoğlu olduğuna göre, ya bu iki vilayetten birinden olacaktın ya da Elazığ'dan. Elazığlı olsaydın ben mutlaka tanırdım. Bu nedenle böyle sordum." dedi Saffet Yüzbaşı.
Saffet Çorbacıoğlu'na göre, Horasan'dan gelen bir boyun bir kısmı Elazığ'a (Harput ağırlıklı)yerleşmiş. Kalanlarsa batıya doğru ilerlemiş. Bunlardan bir kısmı gidip Çorum bölgesine yerleşirken, diğer kısmı da Denizli bölgesine yerleşmiş. Çorbacıoğlu soyadlı kim varsa bir başka bölgede, bu üç bölgeden birinden daha sonra göç edip yerleşmiştir.
Soy severlikten öte insan sevgisini önemsediğimden ve gençlik yıllarımın atmosferinin etkisiyle, Saffet Yüzbaşıdan fazla ayrıntı sormadım.
Emekli öğretmen Ayhan Çorbacıoğlu da "Buhara'dan Çivril'e" diye yazarak içeriğini tam bilmediğim bir göç yolu çizmiştir.
Babamın da Horasan'dan söz ettiğini biliyordum.
Kavimler ve kültürlerin peş peşe harmanlandığı bu topraklarda, önemli olan bu toprağa kök salan kültür ve halktı. Ülkemi de halkımı da olduğu gibi ve olduğu yerde seviyordum. Bunu vurguladıktan sonra gelelim gene göçler meselesine:
İddia edildiği gibi, büyük şehirlerdeki kümeler incelendiğinde, çoğunun kökü ya Elazığ-Harput'a ya Çorum'a ya da Denizli-Çivril'e bağlanıyor. Ancak bu bağlantıyı tam doğrulamayan kümeleşmeler de var. Örneğin Doğu Kara Deniz: Arhavi'de Çorbacıoğlu soyadı taşıyan bir sülale var. Bunların Çamlı Hemşin'dekilerle bağı var mıdır, bilmiyorum. Ordu'nun Boztepe köyünde Çorbacıoğlu mahallesi bulunması ana söylenceye tam oturmuyor. Keza Milas'ta yaşayan Çorbacıoğlu ailesini hikayeye bağlayamadım.
Savranname adındaki yazımı okuyanlar hatırlar: Sağlanan barış üzerine, barışın başladığı yüksek yere yerleşerek köylerini kurarlar.
Öte yandan da biliniyor ki, o ilk yerleşilen tepedeki ailelerin hepsi Çorbacıoğlu soyadı taşımaktaydı. Hatta, o tepeye sığamadıkları için tepeden aşağı yerlere mekan tutanlar da vardı ve onların tepedeki asıl yerleri de hikayelerde belirtilirdi.
Buradan şu sonuç çıkabilir mi: Köyün kurulmasında yer alan iki taraftan birisi soylarını böyle mi adlandırmaktadır?
Ya da birleşen iki taraf kendilerine yeni bir isim mi seçtiler?
Söylenceler ihtimallere cevap vermiyor.
İki asıra vardığını tahmin ettiğim Münip Hoca'nın öyküsünü başlatanların arasında, Çorbacıoğlu İzzet Ağa (belki de Derviş Ağa) bulunması, Çorbacıoğlu yerleşiminin daha da eski olduğunu gösteriyor. (Bakınız: Kavaklar adlı öyküm) Yakınlarda restore edilen tarihi Savran (Savranşa - Serbanşah ) camisinin kitabesinde 1798/99 yıllarında onarıldığı belirtiliyor. (İnşa tarihini kitabeden çıkarmak mümkün olmadı.)
Bir söylence içinde ve çevresinde gezindik. Böyle bir konuda tarihçi netliğinde bilimsel bir sonuca ulaşmak ne mümkün ne de çok gerekli.
Sadece bizim aile bile Ege Bölgesini de atlayıp Avrupa'ya kadar uzanmış durumda.
Gene de bu konuda eklemesi veya düzeltmesi olanlar muhabbet ve minnetle karşılanacaktır. Çünkü entelektüel merak da sürsün istiyorum.
Saffet Çorbacıoğlu'na göre, Horasan'dan gelen bir boyun bir kısmı Elazığ'a (Harput ağırlıklı)yerleşmiş. Kalanlarsa batıya doğru ilerlemiş. Bunlardan bir kısmı gidip Çorum bölgesine yerleşirken, diğer kısmı da Denizli bölgesine yerleşmiş. Çorbacıoğlu soyadlı kim varsa bir başka bölgede, bu üç bölgeden birinden daha sonra göç edip yerleşmiştir.
Soy severlikten öte insan sevgisini önemsediğimden ve gençlik yıllarımın atmosferinin etkisiyle, Saffet Yüzbaşıdan fazla ayrıntı sormadım.
Emekli öğretmen Ayhan Çorbacıoğlu da "Buhara'dan Çivril'e" diye yazarak içeriğini tam bilmediğim bir göç yolu çizmiştir.
Babamın da Horasan'dan söz ettiğini biliyordum.
Kavimler ve kültürlerin peş peşe harmanlandığı bu topraklarda, önemli olan bu toprağa kök salan kültür ve halktı. Ülkemi de halkımı da olduğu gibi ve olduğu yerde seviyordum. Bunu vurguladıktan sonra gelelim gene göçler meselesine:
İddia edildiği gibi, büyük şehirlerdeki kümeler incelendiğinde, çoğunun kökü ya Elazığ-Harput'a ya Çorum'a ya da Denizli-Çivril'e bağlanıyor. Ancak bu bağlantıyı tam doğrulamayan kümeleşmeler de var. Örneğin Doğu Kara Deniz: Arhavi'de Çorbacıoğlu soyadı taşıyan bir sülale var. Bunların Çamlı Hemşin'dekilerle bağı var mıdır, bilmiyorum. Ordu'nun Boztepe köyünde Çorbacıoğlu mahallesi bulunması ana söylenceye tam oturmuyor. Keza Milas'ta yaşayan Çorbacıoğlu ailesini hikayeye bağlayamadım.
Savranname adındaki yazımı okuyanlar hatırlar: Sağlanan barış üzerine, barışın başladığı yüksek yere yerleşerek köylerini kurarlar.
Öte yandan da biliniyor ki, o ilk yerleşilen tepedeki ailelerin hepsi Çorbacıoğlu soyadı taşımaktaydı. Hatta, o tepeye sığamadıkları için tepeden aşağı yerlere mekan tutanlar da vardı ve onların tepedeki asıl yerleri de hikayelerde belirtilirdi.
Buradan şu sonuç çıkabilir mi: Köyün kurulmasında yer alan iki taraftan birisi soylarını böyle mi adlandırmaktadır?
Ya da birleşen iki taraf kendilerine yeni bir isim mi seçtiler?
Söylenceler ihtimallere cevap vermiyor.
İki asıra vardığını tahmin ettiğim Münip Hoca'nın öyküsünü başlatanların arasında, Çorbacıoğlu İzzet Ağa (belki de Derviş Ağa) bulunması, Çorbacıoğlu yerleşiminin daha da eski olduğunu gösteriyor. (Bakınız: Kavaklar adlı öyküm) Yakınlarda restore edilen tarihi Savran (Savranşa - Serbanşah ) camisinin kitabesinde 1798/99 yıllarında onarıldığı belirtiliyor. (İnşa tarihini kitabeden çıkarmak mümkün olmadı.)
Bir söylence içinde ve çevresinde gezindik. Böyle bir konuda tarihçi netliğinde bilimsel bir sonuca ulaşmak ne mümkün ne de çok gerekli.
Sadece bizim aile bile Ege Bölgesini de atlayıp Avrupa'ya kadar uzanmış durumda.
Gene de bu konuda eklemesi veya düzeltmesi olanlar muhabbet ve minnetle karşılanacaktır. Çünkü entelektüel merak da sürsün istiyorum.
"Yolcuyum; yerim, iki yol arası..." derler ya 🍀🍀🍀
YanıtlaSil