TARİH TEKERRÜR EDER Mİ?
Tarih öğretmenimiz Hüseyin Cahit Oğuz'un derse giriş cümlesi, "Tarih tekerrürden ibaret değildir arkadaşlar." saptaması olmuştur daima.
Ben bu saptamayı, ilk kez derste değil de etüt salonunda duydum kendi ağzından. Sadece ben değil, tüm yatılılar duydu. Hangi bağlamda söyleme gereksinimi duydu anımsamıyorum. Hatta bu saptamayı izleyen açıklaması ve yorumu da yapıldı o akşam, iki etüt salonunu birleştiren bölmenin önünde durarak, her iki salona hitaben ve özellikle toklaştırılmış sesiyle. Ne yazık ki açıklamalarını tam anımsayamıyorum. Belleğime yerleşmiş kavramlardan ne kadarını ondan duydum, ne kadarını da sonradan edindim ayıramadığım için, anımsadığımın farkında değilim belki de.
Gerçekten, tarihi, olaylar temelinde ele alırsak, tarih yinelenen bir şey olamaz. Her olayın koşulları ve kahramanları farklıdır. Daha da ötesi zamanı farklıdır. Esasen, olayın etkilediği toplumlar da sürekli değişir.
"Tarihten ders alınsaydı, tarih kendisini yinelemezdi." diye yaygın bir söz vardır. Olan bitenden ders çıkarmayıp aynı hatayı tekrarlamanın eleştirildiği haller için kullanılır.
"Tarihten ders alınsaydı, tarih kendisini yinelemezdi." diye yaygın bir söz vardır. Olan bitenden ders çıkarmayıp aynı hatayı tekrarlamanın eleştirildiği haller için kullanılır.
Diğer taraftan, siyasal sistemler açısından, tarihin yinelendiği iddiası da vardır. Oligarşik yönetimlerin hiçbir zaman demokrasiye dönüşemediği, oligarklar değişse bile, dar takım elinde erk yoğunlaşması değişmeden sürmektedir. Alman sosyolog Robert Michels bu durumu oligarşinin demirden yasası olarak niteliyor. Karl Marx da bu tür halleri kastederek, tarih, önce trajedi, sonra komedi olarak kendisini tekrarlar diyor. Dediğim gibi, bunların ne kadarını kimden öğrendim ayırımında değilim. H. C. Oğuz Beyin bu konuları eleştirdiğini veya açıkladığını da elli küsur yıl sonra hatırlamak (bence) imkansız.
Bizde, tarih öğretiminin içeriği, mutlaka, kendi içinde tutarlılık ve bir dönemin diğerini bütünlemesi esasına göre hazırlanmıştır. Buna inanırım ancak bu esas, öğrenciliğim boyunca hiç hissettirilmedi. Öğrenci, özellikle duygusal yakınlık hissetmediği dönem ve uygarlıklar hakkındaki bölümleri, gereksiz bir genel kültür bilgisi gibi, günün gereğini yerine getirmek yaklaşımıyla öğreniyor. Olaylardan daha çok, uygarlıklar tarihini öğrendiğini bilse öğrenci, sanırım daha çok şey içselleştirirdi tarih derslerinden.
Yılların arkasından dönüp baktığımda, en çok tarihten yardım aradığımı gördüm. Esas eğitildiğim saha olan fen bilimlerine ve uygulamalı bilimlere yıllardır dönüp bakmadım. Diğer taraftan, halen süren yaşamımda, sık sık tarihin bir dalından veya döneminden bir konuyu inceler buluyorum kendimi.
Belki de böyle demiştir H. C. Oğuz hoca. O değilse bile, yollarımız kesişen bir başka Herodot.
Yılların arkasından dönüp baktığımda, en çok tarihten yardım aradığımı gördüm. Esas eğitildiğim saha olan fen bilimlerine ve uygulamalı bilimlere yıllardır dönüp bakmadım. Diğer taraftan, halen süren yaşamımda, sık sık tarihin bir dalından veya döneminden bir konuyu inceler buluyorum kendimi.
Belki de böyle demiştir H. C. Oğuz hoca. O değilse bile, yollarımız kesişen bir başka Herodot.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder