İki Kurban Bayramı
Yaşı yetmişe merdiven dayanmış birisi olarak, bir o kadar sayıda kurban bayramı yaşamışımdır. Bunların büyük çoğunluğunda, bayram havasının da etkisiyle, mutlu bayramlar geçirmişimdir.
İnsan, mutat olan çoğunluğu değil de sıra dışı olan azınlığı anımsamaya daha yatkın.
Bu bayramda, hiç mutlu olamadığım iki kurban bayramını hatırladım yılların aşındırdığı izlere rağmen.
Bunlardan birincisi benim koçumun kurban edilmesiydi. Hem de kendi elimle bıçağın önüne getirmiştim iyi bir şey olacağına ikna edildiğim için.
Bir gece yarısına doğru doğan erkek kuzuya ilk ana sütü verildikten sonra, yapısını beğendikleri için mi ben mi talip oldum bilmiyorum, bu kuzu senin dediler. Gözlerinin çevresi açık kahve renginde olan bir ak kuzuydu benim kuzum. Hayvanlarla haşır neşir olmaya beni alıştırmaktı belki bizimkilerin amacı. Bel ki de bir tür uğur denemesiydi. Her ne ise, ben bu kuzuyu çok sevdim. İlk okul çağlarının daha başında, duyguların en yoğun yaşandığı bu yaşlarda, hep onu aradı gözlerim her ne zaman koyunların arasına dalsam. Cebime bir avuç buğday koymadan da gitmediğim için, bir süre sonra onu aramama gerek kalmadı. O beni bulurdu hemen. Buğdayın cepten çıktığını bile belledi. Avcumdan beslemeyi geciktirirsem, burnunu cebe sokmaya çalışırdı.
Seçilmiş bir kuzu olduğundan, tarafımdan destekli beslenme sonucu ve onun anasının diğerlerine göre az sağılması nedeniyle, benim kuzu iyi gelişti. Onu koç adayı seçmişler; ben se, beni kırmamak için satmadılar sanıyordum. Evet! Büyüdü ve koç oldu. Koç salımı öncesinde haftalarca pancar tarlasında besledim onu. Pancar kemirmesine bile göz yumardık. Koç salımı öncesi kendi elimle boyardım damat adayını. Bir kaç yıl sürdü bu saltanat.
Yeni koç adayının varlığından hareketle, benimkinin tahttan indirilmesine karar verilmiş. Onu kurban etmeye karar vermiş dedem. Bayramdan bir kaç gün önceden belliydi bu niyet. Üzüldüğüm görülünce, sırat köprüsü girişinde beni bekleyeceği anlatıldı. Beni sevdiğine göre, köprüden geçiş kolaylığı vaadiyle ikna olmuş göründüm. Ama kalbim de sızlıyordu. Kesilen koçun bana bakan gözlerine bakıp gizli gizli ağladım.
İkinci olayın doğrudan içinde değildim ancak o daha çok yüreğimi yakmıştı. Kendi adı da Bayram olan bir arkadaşım, tam da kurban bayramı arifesinde anasını kaybetmişti. Bayram'ın bayram günü, "Bayram gelmiş neyime, Kan damlar yüreğime." türküsünü söyleyişini unutamadım. Herkesin anası kıymetlidir. Onunki de öyleydi elbette.
Güzel duygularla anacağınız bayramlarınız bol olsun. Hepsi kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder