Çirkin İnsanlar Çirkin Laflar Ettiler
(Metin başlığı nedeniyle Taner Kışlalı'yı saygıyla anarım)
Çirkin insanlar çirkin laflar ettiler güzel insan hakkında ve güzel kalplerde derin yaralar açtılar. Milyonlarca güzel kalplerde neler neler köpürdü de güzel ağızlarından çirkin söz çıkmadı.
İzleyicisi az kanallarda ve dinleyicisi az konferanslarda benzer çirkinlikler sürekli işleniyor. Bunu biliyorum. Çoğunuz da biliyorsunuz. Sosyal medya kanallarında akmaya başladığında bu tür 'sosyal virüsler', duyulmayanı duyuran olmayayım diye bir duraklıyorum, amaçları bilinir olmaksa diye; ilk patlayan ben olmayayım amaçları ajitasyonsa diye. Ekmeklerine yağ sürmeyeyim istiyorum. Hatta benim sabrım kimi dostlarca kınanıyor.
Bir vesileyle söylediğim gibi ben de çok üzgünüm, çok ama çok öfkeliyim. Çirkin sözlere karşı çirkin sözler sıralamak benim doğamda yok. Ama, içimden geçenleri bir bilseniz. Birkaç okkalı küfür belki rahatlatıcı olabilir fakat sorunu çözmez. Hata birilerinin yüzüne haykırmak, hatta dövmek veya hapislere tıkmak da sorunu çözmez. 'Ucuz kahramanlıkları' önleyebilir belki fakat sorun gene orada durur.
Peki! Nedir sorun: Sorun bu gibi sözleri etmenin kıymet ifade ettiği ortamdır. Sorun benzer şeyleri üreten, büyüten ve yayan verimli(!) arazidedir. Bu verimli arazi 'siyasi islamcılık' akımıdır.
Siyasi islam akımı, Atatürk kadrosunun çoğulcu demokrasi inşa edilebilecek bir temel atmasından rahatsızdır oldum olası. Yıllardır bu temelin altını oyarlar. Çok partili siyasal rejimin oy kaynağı olarak ve saf dindar insanlarımızın temiz duygularını kötüye kullanarak, ihmal edilemeyecek sayıya ve güce ulaştılar. Buradan elde ettikleri güçle pervasızca konuşuyorlar. Sıradan insanın duydukları tamamın yanında küçük kalır. Ortaya çıkan bazıları, söze ben raporluyum diye başlıyor zaten. 'Delidir. Ne yapsa yeridir.' demek oluyor yani. Cezai ehliyeti yok yani. Olmayan da bir rapor uyduruverir. Bu tür olayların haberleri, çoğu zaman, 'meczubun biri...' diye başlar oldum olası.
Diyeceğim şu ki, bizi bir an rahatsız eden sivri sinekten kurtulmak sorunumuzu çözmez. Sivri sineği üreten bataklık olmalı uğraşacağımız şey. Bu bataklık da Atatürk Cumhuriyetine karşı olduğu bilinen ve demokrasiden de hiç hoşlanmadığı açık olan Siyasi İslamcılıktır.
Teşhis mükemmel ! Bataklık kuruyacağına , günden güne genişliyor. Kurutmak için hiç bir tedbir alınmadığı gibi , bataklığı kurutacak kişilerin görevine son veriliyor ! Bugünler daha iyi günlerimiz ...
YanıtlaSil